AHMED el-ALEVÎ

AHMED el-ALEVÎ (أحمد العلوي; Ebü’l-Abbâs Ahmed b. Mustafâ b. Muhammed el-Mâlikî el-Cezâirî el-Müstegānimî, 1869-1934) Şâzeliyye’nin Derkāviyye koluna bağlı Aleviyye tarikatının kurucusu.

MĂźellif: Mustafa Kara

Cezayir’in Müstegānim şehrinde doğdu. Düzenli bir öğrenim görmedi; babasının öğrettikleriyle yetinmek zorunda kaldı. On altı yaşında iken babası ölünce ailenin geçimini üstlendi. Daha sonra Şâzeliyye’nin kollarından Îseviyye’ye intisap etti. Kuzey Afrika’da çok sayıda müntesibi bulunan bu tarikatta ateş yalamak, yılanlarla oynamak gibi olağan üstü davranışlar yaygın durumda idi. Ahmed el-Alevî de bu işlerde büyük maharet kazandı. Bir müddet sonra Îseviyye tarikatı kendisini tatmin etmediği için yeni bir mürşid aramaya başladı. Bu sırada Muhammed el-Bûzîdî (ö. 1909) ile karşılaşarak ona intisap etti. Bunun yanında fıkhî bilgilerini de geliştirip kelâm-tevhid bahislerine dalınca, şeyhi bir süre bu konuları öğrenmeye ara vermesini istedi.

Ahmed el-AlevĂŽ
Ahmed el-AlevĂŽ

Bûzîdî’nin vefatından sonra ihvanın isteği üzerine onların başına geçen Ahmed el-Alevî, bir taraftan merkez tekke teşkilâtını kurarken diğer taraftan çeşitli seyahatler yaptı. Kuzey Afrika’yı gezdi. Mekke, Medine, Kudüs ve Şam’a, halifenin bulunduğu şehri görmek arzusuyla da İstanbul’a gitti. Ancak Türkçe bilmemesi ve yanında rehber bulunmamasına bir de Jön Türkler’in halifeye karşı olumsuz tavrı eklenince İstanbul’da fazla kalamadı. 1926 yılında Paris Camii’nin açılışını yapmak ve ilk hutbeyi okumak üzere Paris’e davet edildi. Hayatının son yıllarını Cezayir’de geçirdi ve orada vefat etti.

Ahmed el-Alevî, Kuzey Afrika’da yayılan tasavvufî düşünce kadar Avrupa ve Amerika’daki tasavvufî hayat ve ihtidâ hareketleri üzerinde de etkili olmuş bir sûfîdir. Genellikle Şâzeliyye’nin âdâb ve erkânını esas almakla birlikte, konunun irfan ve müşahede yönünü de ihmal etmemiş, bu noktada vahdet-i vücûd nazariyesinden çokça faydalanmış, İbnü’l-Arabî, Abdülkerîm el-Cîlî, İbnü’l-Fârız gibi sûfîlerin görüşlerini kabiliyetlerine göre müridlerine aktarmıştır. Şiir ve düşüncelerindeki bazı tasavvufî unsurlar dolayısıyla tenkide uğrayan Alevî, bir taraftan sahte sûfîlere, bid‘at ve hurafelere karşı çıkmak isterken diğer taraftan tasavvufî düşünce ile mücadele edenlerle de karşı karşıya gelmiştir. Cezayir’in önde gelen âlimlerinden Abdülhamîd b. Bâdîs’in çıkardığı eş-Şihâb adlı dergide yayımlanan tasavvuf aleyhtarı yazılar bunların başında sayılmalıdır. Aynı doğrultuda yazılar neşreden en-Necâḥ, dergisine cevap vermemiş, fikirlerini 1922’den itibaren Lisânü’d-dîn, 1926’dan itibaren de el-Belâġu’l-Cezâʾirî adlı dergilerde yayımladığı makalelerle ortaya koymuştur. Bilgisi, kültürü, ikna gücü, konuşma kabiliyeti ile geniş kitlelerin gönüllerini kazanan Alevî, dünyanın çeşitli yerlerine irşad için gönderdiği müridlerine, “halktan abdest suyundan başka hiçbir şey istememelerini” özellikle tavsiye etmiştir. Müstegānim’deki merkez tekke, şeyhin çizdiği plan üzerine dünyanın çeşitli yerlerinden gelen müridlerce yapılmış büyük bir külliyedir. Ahmed el-Alevî’nin doktorluğunu yapmış olan Fransız Marcel Carret hâtıralarında bu müridlerin psikolojisini hayret ve hayranlık dolu ifadelerle anlatmıştır. Tarikatın Ortadoğu’daki en meşhur tekkesi ise müridi Muhammed Hâşimî’nin Şam’da kurduğu tekkedir. Aleviyye, daha onun sağlığında Şam, Yafa, Gazze, Falûye, Aden, Adisababa, Marsilya, Paris, Lahey ve Cardiff’te teşkilâtını kurmuş, bu halkayı Yemenli müridler daha sonra Liverpool, Hull, South Shields ve Birmingham’a kadar genişletmişlerdir. Bugün Arabistan’dan İngiltere’ye, Ortadoğu’dan Amerika’ya kadar uzanan geniş bir alanda Aleviyye’ye mensup dervişlere rastlamak mümkündür.

Ahmed el-Alevî içinde yaşadığı toplumdan zaman zaman tepki görmüş, halkı ipnotize etmek, dinî hayatı bid‘at ve hurafeler içine gömmekle suçlanmıştır. Şâzeliyye’nin diğer kollarına mensup sûfîler arasında da onu tenkit edenler çıkmış, fakat bütün bunlar etrafındaki insanların her gün biraz daha çoğalmasına engel olamamıştır. İri taneli doksan dokuzluk tesbihleri boyunlarına asarak gezen Aleviyye mensuplarının Cezayir’de Fransızlar’a karşı verilen bağımsızlık mücadelesinde büyük hizmetleri geçmiştir.

Aleviyye’nin âdâb ve erkânÄąnda zikir ve halvet çok Ăśnemlidir. Toplu zikir cehrĂŽ (sesli) ve kÄąyâmĂŽ-kuĂťdĂŽ (ayakta ve oturarak) yapÄąlÄąr. Halvetteki mĂźrid kÄąrk gĂźn boyunca ibadet ve zikirle meşgul olur, oruç tutar. Yetmiş beş bin defa kelime-i tevhid tekrar edildikten sonra ism-i celâl zikrine geçilir. Sondaki “…âh” hecesi nefes tĂźkeninceye kadar uzatÄąlÄąr. Ahmed el-Alevî’nin tarikat silsilesi, EbĂť Ya‘zâ el-MehâcĂŽ, KaddĂťr el-VekĂŽlĂŽ, Muhammed b. HatĂŽb el-BĂťzĂŽdĂŽ vasÄątasÄąyla Derkāviyye tarikatÄąnÄąn kurucusu Ahmed ed-Derkāvî’ye ulaşır.

Ahmed el-AlevĂŽ hakkÄąnda kaleme alÄąnan en gĂźzel eser, ĂślĂźmĂźnden dĂśrt yÄąl sonra Fransa’da onun mĂźridleriyle karşılaşan Martin Lings’in (EbĂťbekir Sirâceddin) yazdığı A Moslem Saint of the Twentieth Century (London 1961) adlÄą kitaptÄąr. Eser mĂźellifi tarafÄąndan FransÄązca’ya (Un Saint musulman vingtième siècle, Le Cheikh AḼmad al-ĘżAlawÄŤ, Paris 1967), ayrÄąca Arapça’ya (eş-Şeyḍ AḼmed el-ĘżAlevĂŽ, trc. Muhammed İsmâil el-MevâfĂŽ, Beyrut 1973) ve TĂźrkçe’ye de (Yirminci YĂźzyÄąlda Bir Veli, trc. Ufuk Uyan – Bekir Şahin, İstanbul 1982) tercĂźme edilmiştir.

BazÄą Eserleri. 1. el-MineḼu’l-ḲuddĂťsiyye fĂŽ şerḼi’l-MĂźrşidi’l-muʿÎn bi-áš­arÎḳi’ṣ-ᚣÝfiyye. İbn Âşir el-Fâsî’nin el-MĂźrşidü’l-muʿÎn adlÄą eserine yaptığı şerhtir.

2. DevḼatü’l-esrâr fĂŽ maĘżna’ṣ-ᚣalâti Ężale’n-Nebiyyi’l-muḍtâr. 1917 yÄąlÄąnda kaleme alÄąnmıştÄąr.

3. ed-DĂŽvân. İlk defa 1921 yÄąlÄąnda yayÄąmlanan bu eserin, mĂźellifin LĂźbâbü’l-Ężilm fĂŽ sĂťreti’n-NecmMineḼu’l-ḲuddĂťsiyye ve UnmĂťzecü’l-ferĂŽd adlÄą eserleriyle birlikte yapÄąlmış bir başka neşri de vardÄąr (DÄąmaşk 1963).

4. el-Ḳavlü’l-maĘżrĂťf fi’r-reddi Ężalâ men enkere’t-taᚣavvuf. İlk defa 1920 yÄąlÄąnda yayÄąmlanmıştÄąr.

5. Allāh: el-Ḳavlü’l-muʿtemed fî meşrûṭiyyeti’ẕ-ẕikri bi’l-ismi’l-müfred. Müellifin bu eserini 1927 yılında telif ettiği bilinmektedir (diğer eserleri için bk. Yirminci Yüzyılda Bir Veli, s. 287 vd.).

BİBLİYOGRAFYA

ZiriklĂŽ, el-AĘżlâm, I, 243.

AbdĂźlkādir Îsâ, el-Ḥaḳāʞiḳ Ężani’t-taᚣavvuf, Halep 1956.

M. Lings, Un Saint musulman du vingtième siècle, Le Cheikh AḼmad al-ĘżAlawÄŤ, Paris 1967; a.e. (trc. Ufuk Uyan – Bekir Şahin: Yirminci YĂźzyÄąlda Bir Veli), İstanbul 1982.

a.mlf., “Ibn ĘżAlÄŤwa”, EI2 (Fr.), III, 722-724.

A. Merad, Le rĂŠformisme musulman en AlgĂŠrie, Paris 1967.

SemĂŽh ÂtÄąf ez-Zeyn, eᚣ-ᚢÝfiyye Ężinde naẓari’l-İslâm, Kahire 1405/1985, s. 563-564.

Macit Fahri, Ä°slâm Felsefesi Tarihi (trc. KasÄąm Turhan), İstanbul 1987, s. 201.

Adnan el-CezâirĂŽ, “Şeyḍ el-ĘżAlevî”, CerĂŽdetĂź Fete’l-ĘżArab ed-DÄąmaşḳī, 2 Receb 1353 DÄąmaşk.

A. Berque, “Un Mystique Moderniste”, RAfr. (1936), s. 691-776.

Mustafa Kara, “Şazeliye TarikatÄą ve Üç BĂźyĂźk Şeyhi”, Hareket, sy. 24, İstanbul 1981.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1989 yılında İstanbul’da basılan 2. cildinde, 42-43 numaralı sayfalarda yer almıştır.