ARZA

Her yıl ramazan ayında, o zamana kadar nâzil olan âyet ve sûreleri Cebrâil’in Hz. Peygamber’e, onun da Cebrâil’e okuması mânasına bir terim.

Müellif:

Arz, arza ve aynı kökten gelen mu‘âraza sözlükte “okumak, ezberden okumak, göstermek, kitapları karşılaştırmak” gibi mânalara gelir. Hadislerden öğrenildiğine göre, Allah’ın iki elçisi, Kur’ân-ı Kerîm’i birbirlerine okumak (mukabele etmek) üzere ramazan ayında her gece bir araya gelmekteydi. Her yıl bir defa yapılan bu karşılıklı okuma işi Hz. Peygamber’in vefat edeceği yıl iki defa olmuştu. Arza-i ahîre diye anılagelen bu son karşılaştırma Kureyş lehçesiyle yapıldığı için o günden itibaren Kur’an bu lehçe ile okunmuştur. Hz. Peygamber arza-i ahîrenin iki defa yapılmasından vefatının yaklaştığını sezmiş ve bunu kızı Fâtıma’ya bir sır olarak söylemiştir. Arza olayının devam ettiği günlerde Hz. Peygamber’in son derece neşeli ve diğer günlerdekinden daha cömert olduğu ashâb-ı kirâm tarafından tesbit edilmiştir. Bugün İslâm ülkelerinde ramazan ayı süresince devam ettirilen mukabele geleneği, arza sünnetine uymanın bir sonucu olarak değerlendirilmelidir.


BİBLİYOGRAFYA

, “ʿarz” md.

, I, 231, 276, 325, 326, 405; VI, 282.

Buhârî, “Bedʾü’l-vaḥy”, 5, “Feżâʾilü’l-Ḳurʾân”, 7, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 6, “Menâḳıb”, 25.

Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 98, 99.

İbn Mâce, “Ṣıyâm”, 58.

İbn Hacer, Fetḥu’l-bârî, Bulak 1300, IX, 39-41.

, I, 142, 177.

, IX, 27-29; XI, 230-231.

, II, 32.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1991 yılında İstanbul’da basılan 3. cildinde, 446-447 numaralı sayfalarda yer almıştır.