İÇLİ, Şerif

(1899-1956)

Türk mûsikisi bestekârı ve ud sanatçısı.

Müellif:

20 Aralık 1899 tarihinde İstanbul’un Beşiktaş semtinde doğdu. Babası Hacı Mehmed Efendi, annesi Şöhret Hanım’dır. İlk öğreniminin ardından Âfitâb-ı Maârif Rüşdiyesi’ni bitirdi. İlk resmî görevi küçük yaşlarda başladığı Orman ve Maâdin Nezâreti’ndeki memuriyetidir (1914). Askerliğini Ankara’da yaptı. Terhisten sonra İktisat Vekâleti’nde arşiv memuru olarak çalıştı, bir taraftan da akşamları sâzendelik yapıyordu. Ancak bu iki işten birini tercih etmesi istendiğinde vekâletteki görevinden ayrıldıysa da bir süre sonra İktisat Vekili Celâl Bey’in (Bayar) yardımıyla tekrar vekâletteki vazifesine döndü. Bu görevde iken 1938’de faaliyete geçen Ankara Radyosu’nun saz heyetinde Eşref Kadri ismiyle çalışmaya başladı. 1946’da bakanlıkta ve radyodaki görevlerinden istifa edip İstanbul’a döndü ve Maksim Gazinosu’na girdi. 1949 yılından itibaren açılan yeni İstanbul Radyosu’nda ve bazı gazinolarda ud sanatçısı olarak yer aldı, bu arada özel dersler verdi. Son zamanlarında gazinolardan tamamen çekilerek bütün mesaisini radyoya ve derslerine ayırdı. 3 Şubat 1956 tarihinde radyodaki bir program esnasında geçirdiği kalp krizi sonucu öldü ve Feriköy Mezarlığı’na defnedildi. Şerif İçli, devrinin ud icracıları ve bestekârları arasındaki özel yerinin yanında bilhassa sazı ve sesiyle fasıl mûsikisinin vazgeçilmez sanatkârlarından biridir. İlk mûsiki çalışmalarına komşusu Nakiye Hanım’dan ud dersleri alarak başladı ve 1921’de girdiği Beşiktaş Mûsiki Kulübü’nde kendini yetiştirdi. Burada tanıştığı kemânî Hakkı Derman’la arkadaşlıkları ömür boyu devam etti. Daha sonraki yıllarda klarnet sanatçısı Şükrü Tunar’ın da katılması ile meydana gelen Şerif İçli – Şükrü Tunar – Hakkı Derman üçlüsünün gerek fasıllarda gerek solo programlarda ortaya koyduğu zengin icra örnekleri hâfızalarda derin izler bırakmıştır.

Döneminde “altın ud” diye anılan İçli’nin üstün ritim yeteneği, pürüzsüz mızrabı ile kendine mahsus tavrı katıldığı fasıl ve sololarda hemen hissedilirdi. Aynı zamanda iyi bir hânende olduğundan fasıllara sesiyle de iştirak ederdi. Şevki Bey’in üslûbu sezilen, kendine özgü, duygulu ve sağlam bir prozodik yapının hâkim olduğu bestelerinde güfte seçimine çok özen göstermiştir. Kibar ve zarif kişiliğiyle tanınan Şerif İçli’nin ilk şarkısı 1924’te bestelediği, “Gelmeseydim âleme hiç görmeseydim ben seni” mısraıyla başlayan uşşak şarkısı ise de asıl şöhretini 1927’de bestelediği, sözleri Süleyman Nazif’e ait, “Derdimi ummâna döktüm âsumâna inledim” mısraıyla başlayan hicaz şarkısıyla elde etmiştir. Günümüze ulaşan yetmiş üç eserinden iki saz semâisiyle bir yürük semâi dışındakilerin hepsi şarkı formundadır (eserlerinin bir listesi için bk. Öztuna, I, 382-383). Saz semâileriyle yürük semâisi ve elli dört şarkısı Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu repertuvarında kayıtlıdır. “Ezelden âşinânım ben ezelden hem-zebânımsın” mısraıyla başlayan hüseynî, “Yine bir sızı var içimde akşam oldu diye” mısraıyla başlayan hüzzam, “Mest oldu gönül gözlerini gördüğüm akşam” mısraıyla başlayan karcığar, “Hicran yine hicran mı bu aşkın sonu söyle” ve “Gözlerin hayran bakarmış görmeyip ısrârımı” mısraıyla başlayan uşşak şarkıları İçli’nin çok sevilen eserlerindendir.

Şarkılarının çoğu zamanın ses sanatçıları tarafından plaklara okunan ve halk arasında çok beğenilen, bazı yerli filmlere de müzik yapan Şerif İçli’nin nota yazma merakı vardı. Uzun yıllar emek vererek meydana getirdiği nota koleksiyonu vefatından sonra Ankara Radyosu tarafından satın alınmış olup halen Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Müzik Dairesi Başkanlığı Arşivi’nde bulunmaktadır. Ayrıca Şarkı Güfteleri adlı üç ciltlik bir eser (İstanbul 1949-1950) ve Hüzzam Faslı adı altında yetmiş eserin notasının yer aldığı bir kitap (İstanbul 1951) neşretmiştir. Selâhattin İçli, Şerif İçli’nin kardeş çocuğu İbrahim İçli’nin oğludur.

BİBLİYOGRAFYA

İbnülemin, Hoş Sadâ, s. 270; Vural Sözer, Müzik ve Müzisyenler Ansiklopedisi, İstanbul 1964, s. 187-188; Sadun Kemali Aksüt, 500 Yıllık Türk Musikisi Antolojisi, İstanbul 1967, s. 173-174; Mustafa Rona, 20. Yüzyıl Türk Musikisi, İstanbul 1970, s. 459-464; Kip, TSM Saz Eserleri, s. 7, 31; TSM Sözlü Eserler, tür.yer.; Özalp, Türk Mûsikîsi Tarihi, II, 241-244; Yılmaz Öztuna, Türk Mûsikîsi: Akademik Klasik Türk San’at Mûsikîsinin Ansiklopedik Sözlüğü, Ankara 2006, I, 382-383; “Şerif İçli”, TMD, sy. 2 (1947), s. 12; “Şerif İçli”, Radyo Haftası, sy. 29, İstanbul 1950, s. 14-15; Zeki Tükel, “Udî Şerif İçli Yeni Şiirleri Niçin beğenmiyormuş?”, a.e., sy. 69 (1951), s. 23-25, 46; Selâhaddin İçli, “Ölümünün 14. Yılında Şerif İçli”, Musiki ve Nota, I/4, İstanbul 1970, s. 20-21; Lâmi Güray, “28. Ölüm Yıldönümünde Altın Ud Şerif İçli’yi Anarken”, Mızrap, II/17, İstanbul 1984, s. 30; Mehmet Güntekin, “İçli, Şerif”, DBİst.A, IV, 134.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2016 yılında İstanbul’da basılan (gözden geçirilmiş 2. basım) EK-1. cildinde, 627 numaralı sayfada yer almıştır.