MEHMED SÂDIK ERZİNCÂNÎ

(ö. 1209/1794)

Nakşibendî-Müceddidî şeyhi.

Müellif:

Erzincan’da doğdu. Hayatına dair bilinenler risâlelerinde verdiği bilgilere dayanmaktadır. Bazı kaynaklar ve kütüphane kayıtlarında Müftîzâde olarak anılması, belâgat ve mantıka dair hâşiyeleriyle tanınan çağdaşı ve hemşerisi Müftîzâde Seyyid Mehmed Sâdık ile karıştırılmasından kaynaklanmaktadır. Mehmed Sâdık Efendi, Terbiyenâme adlı risâlesinin sonunda Erzurum’dan İstanbul’a gittikten sonra 1195’te (1781) Üsküdar’da Hacı Dede Nakşibendî Tekkesi’nde hizmete başladığını ve ertesi yıl hizmete devam ettiğini, bu sıralarda yaşının altmışa yaklaştığını söylemektedir. Bu durumda 1136 (1724) yılında doğduğu söylenebilir. Onun Halvetî şeyhlerinden Abdullah Hilmi Efendi’den tahsil gördüğü bilgisi (Hüseyin Vassâf, II, 278) doğru değildir. Sâdık Efendi 1153’te (1740) Sofya’da ikamet ettiği sırada bir şeyhin rehberliği olmadan kendi başına kelime-i tevhid zikrine devam ettiğini, bu zikrin tesiriyle şaşkın bir halde iken Hızır ile görüştüğünü, Hızır’ın kendisine zikir telkininde bulunduğunu, 1157’de (1744) Şam’a gittiğini, burada Hz. Yahyâ Türbesi yakınında itikâfta bulunan Nakşibendî-Müceddidî şeyhi Süleyman Kürdî ile tanışıp kendisine intisap ettiğini söyler.

1165’te (1752) şeyhinin vefatı üzerine Şam’dan ayrılıp Kudüs’e giden, Arabistan’ı dolaştıktan sonra Akdeniz sahilinden Kıbrıs’a geçen Sâdık Efendi Silifke, Karaman, Kayseri yoluyla İstanbul’a döndüğünü, daha sonra Rumeli’de Osmanlı Devleti’nin Batı’daki en uzak sınırı olan Venedik sınırına kadar gittiğini, Edirne ve Yanbolu’dan geçerek bazan yayan bazan da gemiyle Trabzon’a ulaştığını, Çıldır eyaletini, Kars ve Kürdistan’ı dolaşıp Tiflis’e kadar gittiğini anlatır. Nihayet Erzurum’a yerleşerek burada evlendiğini, 1170 (1756-57) yılında Kādirî şeyhi Hacı Mahmûd b. Abdülgafûr Efendi’nin yanında tasavvufî eğitimine devam ettiğini söyler. Müştâk Baba ise Sâdık Efendi’nin Bitlis’e gidip Şems-i Bitlisî’den Nakşibendî terbiyesi aldığını belirtir (Âsâr-ı Müştâk ve Esrâr-ı Uşşâk, vr. 190a). 1192’de (1778) bazı münkir ve müfsidlerin iftiraları yüzünden Erzurum’dan ayrılmak zorunda kaldığını belirten Sâdık Efendi ertesi yıl İstanbul’a gitti, iki yıl sonra Üsküdar’da Alaca Minare (Hacı Dede, Pazar) Tekkesi’nde irşad faaliyetine başladı. Yaklaşık on dört yıl burada şeyhlik yaptı ve Rebîülâhir 1209 (Kasım 1794) tarihinde vefat ederek tekkenin hazîresine defnedildi. Risâlelerini istinsah eden Erdi Baba Tekkesi şeyhi Yahyâ Âgâh (Millî Ktp., Yazmalar, nr. A 3200), vefatından sonra tekkenin postnişini olan Şeyh İbrâhim Hamdi Ispartavî’yi onun önde gelen halifeleri arasında sayar. Kırkağaçlı Mehmed Emin Efendi ve Kürd Hoca diye tanınan Abdurrahman Harputî bilinen diğer halifeleridir.

Eserleri. Mehmed Sâdık Efendi’nin kaleme aldığı dört risâle kütüphanelerde genellikle bir külliyat halinde yer almaktadır (Millî Ktp., Yazmalar, nr. A 3200; Süleymaniye Ktp., Uşşâkī Tekkesi, nr. 428; MÜ Ktp., Nâdir Eserler, Yazmalar, nr. 0118). 1. Risâle-i Terbiyenâme. 1185’te (1771) yazılan tasavvuf âdâb ve ahlâkına dair risâlenin sonunda müellifin kısa otobiyografisi de yer alır. Bazı nüshalarda müellifin bu satırları 1196 (1782) yılında yazdığını söylemesinden risâleye ilâveler yaptığı anlaşılmaktadır (haz. Aytekin Yıldız, İstanbul 2014). 2. Risâle-i Ma‘rifetü’n-nefs. Önceki risâle ile aynı tarihte kaleme alınan bu risâlede insanlar “ehl-i dünyâ”, “ehl-i ukbâ” ve “ehlullah” şeklinde üç gruba ayrılmış, her grubun nefis mertebeleri ele alınmıştır (haz. Aytekin Yıldız, Risâle-i Ma‘rifetü’n-nefs: Nefs Bilgisi, İstanbul 2014). 3. Risâle-i Mergūbe. Müellifin 1192 (1778) yılında tamamladığını söylediği risâle mektup tarzında yazılmış kısa otobiyografisiyle başlar; ardından muhtelif nefis mertebelerinde bulunan sâliklerin istiğfarı ve havâtır konusu anlatılır. 4. Risâle-i Mahbûb. Mehmed Sâdık’ın İstanbul’da bulunduğu sırada 1194’te (1780) yazdığı risâlede nefsin dört mertebesi şehir sembolü çerçevesinde nefs-i emmâre şehri, nefs-i levvâme şehri, nefs-i mülhime şehri ve nefs-i mutmainne şehri başlıkları altında incelenmiştir (haz. Yusuf Turan Günaydın, Risâle-i Mahbub Nefsin Şehirleri, İstanbul 2014). Sadık Yazar’ın Mehmed Sâdık Efendi hakkındaki geniş incelemesi Terbiyenâme ve Ma‘rifetü’n-nefs neşirlerinin başında yer almaktadır (s. 13-127). Tasavvufî şiirler de yazan Sâdık Efendi’nin on yedi parça şiirini Sadık Yazar tesbit edip neşretmiştir (Mehmed Sadık Erzincânî, Risâle-i Ma‘rifetü’n-nefs, Sâdık Yazar’ın girişi, s. 67-86).

BİBLİYOGRAFYA
Mehmed Sâdık Erzincânî, Risâle-i Ma‘rifetü’n-nefs: Nefs Bilgisi (haz. Aytekin Yıldız), İstanbul 2014, Sadık Yazar’ın “Muhammed Sâdık Efendi: Hayatı ve Eserleri” başlıklı yazısı, s. 13-127; Müştâk Baba, Âsâr-ı Müştâk ve Esrâr-ı Uşşâk, Süleymaniye Ktp., Hacı Mahmud Efendi, nr. 2421, vr. 190a; Osmanlı Müellifleri, I, 107; Hüseyin Vassâf, Sefîne-i Evliyâ (haz. Mehmet Akkuş – Ali Yılmaz), İstanbul 2006, II, 278; Halim Gül, “Muhammed Sadık Erzincani ve Tasavvuf Anlayışı” (yüksek lisans tezi, 1995), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü; Ramazan Muslu, “Üsküdar Alacaminare Tekkesi Şeyhi Muhammed Sâdık Efendi (1724-1794-95) ve İnsana Bakışı”, Üsküdar Sempozyumu IV: 3-5 Kasım 2006, Bildiriler (ed. Coşkun Yılmaz), İstanbul 2007, II, 531.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 232-233 numaralı sayfalarda yer almıştır.