MİS‘AR b. KİDÂM

Ebû Seleme Mis‘ar b. Kidâm b. Zuheyr el-Hilâlî el-Âmirî (ö. 155/772)

Hadis hâfızı.

Müellif:

Tebeu’t-tâbiîn neslindendir. Irak bölgesinin muhaddis ve âlimlerinden olması sebebiyle “şeyhü’l-Irâk”, başının büyüklüğü dolayısıyla “Revâsî” (Ruâsî), gözüne perde indiği için “Ahvel” diye anılmıştır. Dayısı Seleme b. Osman’dan, Avn b. Abdullah, Adî b. Sâbit, Amr b. Mürre, Umeyr b. Saîd, Katâde b. Diâme, Ebû İshak es-Sebîî, Atâ b. Ebû Rebâh gibi muhaddislerden hadis dinlemiştir. Kûfe Mescidi’nde hadis rivayet ettiği belirtilen Mis‘ar, henüz ilim yolculuklarının (rihle) yaygınlık kazanmadığı bir dönemde yaşadığı için hadis öğrenmek üzere yolculuk yapmamış, sadece Katâde b. Diâme’den hadis dinlemek maksadıyla seyahat etmiştir. Halife Ebû Ca‘fer el-Mansûr, ilmine ve dindarlığına hayran olduğu Mis‘ar’ı -belki aralarındaki akrabalık bağı sebebiyle- vali tayin etmek istemiş, fakat Mis‘ar bu görevi kabul etmemiştir. Hayatı eviyle mescid arasında geçtiği söylenen Mis‘ar şiir söyler, hatta bazan namazlardan sonra şiir okur ve insan nefsinin zaman zaman böyle şeylere ihtiyaç duyduğunu belirtirdi. Hadis rivayeti yanında Kur’an tâlimiyle de meşgul olurdu. Kendisinden hocaları Süleyman b. Tarhân ve İbn İshak ile Süfyân es-Sevrî, Abdullah b. Mübârek, Süfyân b. Uyeyne, Şu‘be b. Haccâc, Yahyâ b. Saîd el-Kattân, Vekî‘ b. Cerrâh ve diğerleri rivayette bulunmuştur.

Mis‘ar b. Kidâm, 155 (772) yılında Kûfe’de vefat etmiş olup bu tarih 152 (769) ve 153 (770) olarak da zikredilmiştir (İbn Hibbân, VII, 507). Süfyân es-Sevrî, Şîa’dan İbn Hay diye bilinen Hasan b. Sâlih ve Şerîk b. Abdullah’ın, Mürcie’den olduğu gerekçesiyle onun cenaze namazına iştirak etmediği kaydedilir. Talebelerinden Muhammed b. Bişr, Mis‘ar’ın 1000 civarında hadis rivayet ettiğini, bunlardan on tanesi dışında tamamını kendisinden yazdığını söylemesine rağmen kaynaklarda onun hadislerini ihtiva eden bir eserinden söz edilmemiş, ancak Kütüb-i Sitte başta olmak üzere pek çok kaynakta rivayetleri yer almıştır. Her biri hadis râvisi olan oğullarından Kidâm, Muhammed ve Ahmed sika sayılmış, Abdullah ise Ebû Hâtim er-Râzî tarafından metrûkü’l-hadîs diye nitelendirilmiştir. Kardeşi Beşşâr b. Kidâm el-Hilâlî de güvenilir bir râvidir.

Süfyân b. Uyeyne, Ahmed b. Hanbel, Ebü’l-Hasan el-İclî, Yahyâ b. Maîn ve Ebû Zür‘a er-Râzî gibi hadis tenkitçileri Mis‘ar’ın sika olduğunu belirtmiş; Hişâm b. Urve ve Yahyâ b. Saîd el-Kattân o devirde Kûfe’de Mis‘ar gibi güvenilir bir kişinin bulunmadığını söylemiştir. Şu‘be b. Haccâc az hata yaptığı ve ezberi kuvvetli olduğu için ona “mushaf” dendiğini ifade etmiş, görüşlerinin doğruluk ölçüsü kabul edilmesi sebebiyle “mîzân” diye anılmıştır. Ahmed b. Hanbel, Süfyân es-Sevrî ve Mis‘ar’dan gelen rivayetlerde teâruz bulunup ihtilâfa düşüldüğünde daha mütkın, hadisi ceyyid ve senedi daha âlî olması sebebiyle Mis‘ar’ın görüşünün tercih edilmesi gerektiğini, hadis hâfızı Hureybî de Mis‘ar dışında herkesin aleyhinde konuşulduğunu belirtmiştir.

Bazı kaynaklarda Mis‘ar’ın Mürciî olduğu kaydedilir. Fakat bu, Ebû Hanîfe hakkında da ileri sürülen iddianın benzeri olup Mis‘ar, o dönemde imanın artıp eksilmesi tartışmalarıyla bağlantılı olarak amelin imandan bir cüz olduğu görüşünü benimseyen ehl-i hadîsin kanaatini paylaşmadığı için bu eleştiriye mâruz kalmış, bu görüşünden dolayı Mu‘tezile, Zeydiyye ve Mürcie gibi fırkalar tarafından öne çıkarılmıştır. Bununla birlikte güvenilirliği ve hadis rivayetindeki titizliği sebebiyle rivayetlerinin sıhhati konusunda herhangi bir tereddüt gösterilmemiştir.

BİBLİYOGRAFYA
İbn Sa‘d, eṭ-Ṭabaḳāt, VI, 364; Buhârî, et-Târîḫu’l-kebîr (nşr. Seyyid Hâşim en-Nedvî), Beyrut, ts. (Dârü’l-fikr), VI, 72; VIII, 13; Ebü’l-Hasan el-İclî, Maʿrifetü’s̱-s̱iḳāt (nşr. Abdülalîm Abdülazîm el-Bestevî), Medine 1405/1985, II, 274; İbn Ebû Hâtim, el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, VIII, 368; İbn Hibbân, es̱-S̱iḳāt (nşr. Seyyid Şerefeddin Ahmed), Beyrut 1395/1975, VII, 507; Ebû Nuaym, Ḥilye, VII, 209-270; İbnü’l-Kayserânî, Teẕkiretü’l-ḥuffâẓ (nşr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Riyad 1415, I, 188-190; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, VII, 163-173; İbn Hacer, Tehẕîbü’t-Tehẕîb, Beyrut 1404/1984, X, 102-103.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2005 yılında İstanbul’da basılan 30. cildinde, 175-176 numaralı sayfalarda yer almıştır.