MURDÂR

Ebû Mûsâ Îsâ b. Sabîh (Subeyh) el-Murdâr el-Basrî (ö. 226/841)

Bağdat Mu‘tezilesi’nin önde gelen kelâmcılarından.

Müellif:

Doğum tarihi ve ailesi hakkında bilgi yoktur. Bazı kaynaklarda geçen Basrî nisbesinden hareketle (Zehebî, X, 548) Basra asıllı olduğu söylenebilir. Lakabı olan Farsça murdâr (kirli, lekeli) kelimesi İran’la ilişkisini hatıra getirmektedir. Bağdat Mu‘tezile ekolünün kurucusu Bişr b. Mu‘temir’den ders aldığı kaynaklarda zikredilmektedir. Bişr’in ölümünün ardından onun öğretim faaliyetlerini devam ettiren Murdâr, Bağdat’ta Mu‘tezile mezhebinin gelişmesine ve yayılmasına katkı sağlamıştır. Yaşadığı dönemde kıssa ve haberleri en iyi bilen kişi diye anıldığı ve düşüncesinin berrak, ifadesinin sağlam olduğu belirtilen Murdâr’ın, hakkında reddiye yazdığı Ebü’l-Hüzeyl el-Allâf ile de irtibatı bulunduğu bilinmektedir. Hatta Ebü’l-Hüzeyl, onun ders meclisine katıldığı bir sırada kulların sorumluluğu ile Allah’ın adaleti konusundaki görüşlerini dinlemiş ve Vâsıl b. Atâ ile Amr b. Ubeyd’in mensuplarını bu seviyede görmekten dolayı memnuniyetini ifade etmiştir (Kādî Abdülcebbâr, s. 277-278; İbnü’l-Murtazâ, s. 70-71). Buna rağmen Murdâr’ın, Ebü’l-Hüzeyl ile ve diğer önde gelen Mu‘tezile kelâmcılarıyla kıyasıya münazaralarda bulunduğu kaydedilmektedir.

Ca‘fer b. Harb ve Ca‘fer b. Mübeşşir gibi âlimler yetiştiren Murdâr aynı zamanda Ebû Züfer, Muhammed b. Süveyd ve Ebû Mücâlid Ahmed b. Hüseyin gibi bilginlerin yetişmesinde büyük katkılar sağlamıştır. Onun kelâm konularındaki düşünceleri, Sümâme b. Eşres, Hüseyin b. Muhammed en-Neccâr, Nazzâm ve Ali el-Esvârî gibi âlimler tarafından eleştirilmiştir. Zühd ve takvâsıyla tanınan Murdâr, ölümünün yaklaştığını hissedince haram karışmış olabileceği endişesiyle mallarını ihtiyaç sahiplerine dağıtmış, bundan dolayı kaynaklarda “Mu‘tezile’nin rahibi” diye anılmış, ancak bu ifade muhalifleri tarafından kendisini küçümsemek amacıyla da kullanılmıştır. Murdâr büyük ihtimalle Bağdat’ta vefat etmiştir.

Eserleri zamanımıza intikal etmeyen Murdâr’ın düşünceleri, kelâm ve mezhepler tarihi kaynaklarında mevcut nakillerin birleştirilmesiyle kısmen öğrenilebilmektedir. Buna göre, Allah’ın mahiyetini kavramanın insan idrakini aştığı şeklindeki kanaatinde hareket noktasını Mu‘tezilî tevhid doktrini teşkil eder. Bu hususta çağdaşı Ahmed b. Hanbel’in Allah’ın âhirette keyfiyetsiz görüleceği yönündeki anlayışına karşı çıkar. Allah’ın mutlak mânada kādir olduğunu, bu sebeple Mu‘tezile’deki hâkim görüşün aksine O’nun her türlü fiili ve bu fiillerin zıddını yapmaya muktedir bulunduğunu, zira kabih fiilleri nefyetmenin Allah’ın kudretini sınırlamak anlamına geleceğini, dolayısıyla teoride meselâ, “Allah kullarına zulmedemez, yalan bir beyan ortaya koyamaz” denilemeyeceğini, ancak pratikte sâlih bir müslümanın bile işlememesi gereken kötü fiillerin Allah’a nisbet edilmesinin çirkin bir durum arzettiğini belirtir (Hayyât, s. 54-55; Eş‘arî, s. 200-201, 555-556). Murdâr, ihtiyarî fiillerin meydana gelişinde kula ait kudretin (istitâat), fiilin oluşmasını sağlayacak şartların elverişli bulunmasının ötesinde bir araz teşkil ettiği görüşünü benimsemiş, Kur’an’ın kadîm olduğunu söyleyenlerin Allah’ın yanında bir başka kadîm varlık kabul ettikleri için küfre girdiklerini ileri sürmüştür. Ayrıca edebî açıdan Kur’an gibi bir kitap vücuda getirmenin teoride insanlar için mümkün olduğunu söylemiştir. Murdâr, insanlara ait fiillerin Allah tarafından yaratıldığını iddia edenlerle Allah’ın keyfiyetsiz gözle görüleceğini söyleyenleri de tekfir etmiş (Şehristânî, I, 69), aynı şekilde, muhtemelen bazı devlet ricâlinin zulmüne ve dinî konulardaki kayıtsızlığına duyduğu aşırı tepki yüzünden, idarecilerin yanında bulunan ve onların nimetlerinden faydalanan kimseleri küfre sapmakla suçlamış, bu durumdaki insanların miras bırakamayacağını ve kendilerinin de miras alamayacağını iddia etmiştir (Bağdâdî, s. 100).

Nâşî el-Ekber’e göre Murdâr’ın imâmet hakkındaki fikirleri hocası Bişr’in düşüncelerine benzemekte ve genel olarak Bağdat Mu‘tezile ekolünün telakkilerine uygun düşmektedir. Murdâr, daha faziletli birinin mevcut olması halinde bile aşağı mertebedeki kimsenin imâmete getirilmesini câiz görmüştür (Mesâʾil, s. 52). Bununla birlikte onun, hocası Bişr gibi Hz. Ali’yi fazilet itibariyle ilk sıraya alıp almadığı bilinmemektedir. Murdâr’ın rey ictihadına muhalif olduğu ve dinî hükümlerde kıyası bâtıl saydığı nakledilmektedir.

Mu‘tezile’nin temel düşünceleri çerçevesinde kendine has fikirlere sahip bulunan Murdâr, bazı mezhepler tarihi müelliflerince Mu‘tezile’nin Murdâriyye kolunun lideri olarak zikrediliyorsa da (Bağdâdî, s. 100-101; Şehristânî, I, 68-70) bu tesbit doğru değildir. Zira kaynaklarda bu nisbetle anılan kişi veya fikirlere rastlanmamaktadır. Bu tür adlandırmaları mezheplerin sayısını yetmiş üçe çıkarmanın bir ürünü şeklinde değerlendirmek mümkündür (Watt, s. 282).

İbnü’n-Nedîm’in kaydettiğine göre Murdâr tevhid, adl, Kur’an’ın mahlûk oluşu, şer problemi, muhalif mezheplere ve İslâm dışı inançlara ait görüş ve düşüncelerin reddi gibi konularda otuzdan fazla risâle kaleme almış olup bunların bir kısmı şunlardır: Kitâbü’t-Tevḥîd, Uṣûlü’d-dîn, el-Maʿrife, et-Taʿdîl ve’t-tecvîr, el-Mesâʾil ve’l-cevâbât, Kitâb ʿale’l-aḥbâr ve’l-Mecûs fi’l-ʿadl ve’t-tecvîr, er-Red ʿale’l-Mücbire, Feḍâʾiḥu Ebi’l-Hüzeyl, Kitâb ʿalâ aṣḥabi ictihâdi’r-reʾy, Kitâbü mâ cerâ beynehû ve beyne’l-Baṣriyyîn, Kelâmü ehli’l-ʿilm ve’l-cehl, Ḫalḳu’l-Ḳurʾân, Kitâbü’t-Tevbe, Aḫbârü’l-Ḳurʾân (diğer eserleri için bk. İbnü’n-Nedîm, s. 207). Merzübânî’nin Kitâbü’l-Mürşid’inde yer alan uzunca bir hutbesi Josef van Ess tarafından neşredilmiştir (BEO, XXX [1978], s. 307-308, 311-312).

BİBLİYOGRAFYA
Nâşî el-Ekber, Mesâʾilü’l-imâme (nşr. J. van Ess), Beyrut 1971, s. 52; Hayyât, el-İntiṣâr, s. 53-56, 58, 59, 63, 72, 73, 74; İbnü’r-Râvendî, Kitab Fadihat al-Mu‘tazilah (nşr. ve trc. Abdul-amir al-A‘asam), Beyrut-Paris 1975-77, tür.yer.; Ebü’l-Kāsım el-Belhî [Kâ‘bî], el-Maḳālât: Ẕikrü’l-Muʿtezile (nşr. Fuâd Seyyid, Fażlü’l-iʿtizâl ve Ṭabaḳātü’l-Muʿtezile içinde), Tunus 1393/1974, s. 74; Eş‘arî, Maḳālât (Ritter), s. 190, 200-201, 228, 229, 365, 511, 512, 540, 555-556; Ebü’l-Hüseyin el-Malatî, et-Tenbîh ve’r-red (nşr. M. Zâhid Kevserî), Bağdad-Beyrut 1388/1968, s. 38; İbnü’n-Nedîm, el-Fihrist (Teceddüd), s. 206-207; Kādî Abdülcebbâr, Fażlü’l-iʿtizâl ve Ṭabaḳātü’l-Muʿtezile (nşr. Fuâd Seyyid), Tunus 1393/1974, s. 277-279, 296; Bağdâdî, el-Farḳ (Kevserî), s. 100-101; Şehristânî, el-Milel (Kîlânî), I, 68-70; Zehebî, Aʿlâmü’n-nübelâʾ, X, 548; İbnü’l-Murtazâ, Ṭabaḳātü’l-Muʿtezile, s. 70-71, 75, 77, 85; W. Montgomery Watt, İslâm Düşüncesinin Teşekkül Devri (trc. Ethem Ruhi Fığlalı), Ankara 1981, s. 180, 250, 273, 281, 282, 284; J. van Ess, “Eine Predigt des Mu’taziliten Murdār”, BEO, XXX (1978), s. 307-318; H. Daiber, “al-Murdār”, EI2 (İng.) VII, 604-605; Muhammed Cevâd Envârî, “Ebû Mûsâ Murdâr”, DMBİ, VI, 307-309.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 205-206 numaralı sayfalarda yer almıştır.