RESULDAR

Bazı Ortaçağ İslâm devletlerinde elçilere mihmandarlık yapan saray görevlisi.

Müellif:

Arapça resûl (elçi) kelimesiyle Farsça -dâr ekinden oluşan resûldâr terim olarak elçileri karşılayan, onları ikamet edecekleri yere götüren, saraya geliş gidişlerini düzenleyen, hükümdarın verdiği cevabî mektupları ve hediyeleri kendilerine teslim eden görevliyi ifade eder. İslâm tarihi kaynaklarında elçilerin karşılanışı ve hükümdar tarafından kabulü sırasında daima özel bir memurun görevlendirildiği bilinmektedir. Bu işi gören memurlardan biri de resuldar unvanını taşımaktadır. Resuldar hakkındaki bilgiler daha çok Gazneli devlet teşkilâtıyla ilgili olarak verilmektedir. Gazneliler Devleti’nde resuldarın görevlerinden bahseden yegâne kaynak Muhammed b. Hüseyin el-Beyhakī’nin Târîḫ-i Beyhaḳī adlı eseridir. Bu bilgilere eserin, Gazneli Sultan Mahmud’un ölümünden (421/1030) sonra oğulları Mesud ile Muhammed arasındaki taht mücadelelerinden bahseden bölümlerinde rastlanmaktadır. Ebû Muhammed el-Hâşimî, Abbâsî Halifesi Kādir-Billâh’ın elçisi olarak Nîşâbur’a geldiğinde (421/1030) elçiyi ikamet edeceği saraya resuldar götürmüş, iki üç gün sonra elçinin kaldığı saraya giderek onu merasimle Sultan Mesud’un huzuruna getirmiş, Mesud elçiyi kabul ettikten sonra onu kaldığı yere yine resuldar götürmüştür. Mesud’un halifeye gönderdiği armağanları da elçiye resuldar teslim etmiştir.

Beyhakī, Gazneli Sultan Mesud’un, kardeşi Muhammed’i mağlûp edip durumunu sağlamlaştırınca Hârizmşah Altuntaş’ın tavsiyesine uyup aradaki dostluğu kuvvetlendirmek için Karahanlılar’dan Yûsuf Kadır Han’a elçi yollamayı kararlaştırdığında elçi olarak seçilen iki kişiye verilecek hil‘atler için Resuldar Ebû Ali’nin görevlendirildiğini kaydeder. Sultan Mesud, Karahanlı Hükümdarı Yûsuf Kadır Han’ın elçisini ve gelin olarak gönderilen kızını karşılayıp getirmeleri için mertebedâr, vâlî-yi haresle (emîr-i hares) birlikte resuldarı da görevlendirmişti. Fars Atabegleri Salgurlular’da da resuldarlık müessesesine rastlanmaktadır. Salgurlu Atabegi Zengî’nin Kirman Selçukluları’ndan Melik Arslanşah’a yolladığı elçi Zeynüddin’in lakabı resuldardı. Buradan resuldarın aynı zamanda elçilikle görevlendirildiği anlaşılmaktadır. Resuldarlık Delhi Sultanlığı devlet teşkilâtında da mevcuttu.

BİBLİYOGRAFYA
Muhammed b. Hüseyin el-Beyhakī, Târîḫ (nşr. Kāsım Ganî – Ali Ekber Feyyâz), Tahran 1324 hş., s. 45, 47-49, 286, 292, 294, 369, 492, 495-496, 508-509, 550; Efdalüddin Ebû Hâmid-i Kirmânî, Târîḫ-i Efdal yâ Bedâyiʿu’l-ezmân fî veḳāyiʿi Kirmân (nşr. Mehdî Beyânî), Tahran 1326 hş., s. 69-73, 88; Muhammed b. İbrâhim, Târîḫ-i Selcûḳıyân ve Ġuz der Kirmân (nşr. Bâstânî-yi Fârîzî), Tahran 1343 hş., s. 101, 105, 127; Erdoğan Merçil, Fars Atabegleri: Salgurlular, Ankara 1975, s. 51-53, 59; a.mlf., “Gazneliler’de Bir Saray Memuriyeti: Resuldârlık”, TTK Bildiriler, VIII (1981), II, 703-709; Güller Nuhoğlu, Beyhaki Tarihine Göre Gaznelilerde Devlet Teşkilâtı ve Kültür (doktora tezi, 1995), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 214-215; S. Haluk Kortel, Delhi Türk Sultanlığı’nda Teşkilât: 1206-1414 (doktora tezi, 2001), İÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 52, 125-126; M. Hanefi Palabıyık, Valilikten İmparatorluğa Gazneliler Devlet ve Saray Teşkilatı, Ankara 2002, s. 218-219.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 34. cildinde, 588 numaralı sayfada yer almıştır.