RÜBÂB

II. Meşrutiyet’te yayımlanan edebî, içtimaî, felsefî dergi.

Müellif:

Devrin kültür ve edebiyat hayatını en iyi yansıtan dergilerdendir. 25 Kânunusâni 1327 – 15 Mayıs 1330 (7 Şubat 1912 – 28 Mayıs 1914) tarihleri arasında bazı aksamalarla haftalık ve on altı sayfa olarak 116 sayı yayımlanmıştır. Sahibi aslen Manisalı olan Yemen nâibi Âsımefendizâde Cemal Nâdir’dir. Bu zat kardeşi Şeyh Abdurrahman Sâmi ile birlikte sekiz sayı devam eden tasavvufî muhtevalı Mihverü’l-ulûm (1911-1912) ve Manisalı Halil Hilmi ile beraber beş sayı çıkan Musavver İslâm Salon Mecmuası (1914) adlı dergileri de neşretmiştir. Tevfik Fikret’in Rübâb-ı Şikeste’sini çağrıştıran derginin adına yönelik bir eleştiri üzerine Cemal Nâdir, bu ismi Gördüslü Hüseyin Hüsnü ile birlikte bulduklarını, Tevfik Fikret’ten bu hususta izin aldıklarını ve kendisinden derginin müdürlüğünü yapmasını istediklerini, fakat şairin bunu kabul etmediğini belirtmiştir (c. II, nr. 62, s. 298-299).

“Rübâb’ın Mesleği” başlıklı takdim yazısında Cemal Nâdir mecmuanın yalnız edebiyata hizmet etmek, edebiyatı yüceltmek için çıkarıldığını vurgulamış, edebî faaliyetleriyle tanınmış isimleri bir araya toplayarak genç nesillerin bu yolla beslenmesini ve özellikle kadınların fikren aydınlatılmasını amaçladıklarını söylemiştir. Dergi, belli bir edebî anlayışı takip etmek yerine hem ferdiyetçi hem sosyal faydacı anlayışlara sayfalarını açmıştır. Meselâ şiire toplumsal sorunları asla sokmayan Ahmed Hâşim de, vatanı terennüm etmeyen şeyleri edebiyattan saymayan İlyas Mâcid de Rübâb’ın yazar kadrosundadır. Ancak genel çizgisi itibariyle o yıllarda Hüseyin Rahmi’nin (Gürpınar) temsil ettiği popüler edebiyat anlayışına karşı olduğu dikkatten kaçmamaktadır.

Derginin ilk edebî müdürü Feyzullah Sâcid, Türk Ocağı’nın kurucularından olup Millî Edebiyat hareketi doğrultusunda bir sanat anlayışına sahiptir. Onun yerine gelen Şehâbeddin Süleyman ise Fecr-i Âtî’nin kurucularından olduğu için bu devrede Fecr-i Âtî mensuplarının çoğu derginin yazı kadrosunda yer almıştır. Dergide bir taraftan Yakup Kadri’nin (Karaosmanoğlu) Genç Kalemler’in yürüttüğü yeni lisan hareketine karşı hücumlarına yer verilirken diğer taraftan İlyas Mâcid’in “Yeni Lisanla Mektup Yazmak Sanatı” başlıklı yazıları yayımlanmıştır (nr. 38-39). Yeni ve millî bir edebiyat kurma iddiasındaki Nâyîler (Nesl-i Âtî, Yeni Nesil) Fecr-i Âtî’ye karşı mücadeleyi Rübâb’da başlatmıştır. Yeni edebî gruplaşmalar içinde yer almayan Ahmed Reşid (Rey), Tevfik Fikret, Cenab Şahabeddin gibi Edebiyât-ı Cedîdeciler’le her yeni dönemde üstat olarak anılan Recâizâde Mahmud Ekrem ve Abdülhak Hâmid de dergiyi yazılarıyla desteklemişlerdir. 102. sayı ölümü dolayısıyla Recâizâde özel sayısı olarak çıkarılmıştır.

Rübâb, farklı siyasî görüş mensuplarına sayfalarını açtığı için dönemin tam bir aydın mahfili olmuştur. Yazarları arasında Şehâbeddin Süleyman, Abdullah Cevdet gibi Osmanlı Demokrat Fırkası’na; Hüseyin Sîret (Özsever), Refik Halit (Karay), Rıza Tevfik (Bölükbaşı) gibi Hürriyet ve İtilâf Fırkası’na; Memduh Süleyman, Lem‘i Nihad gibi Osmanlı Sosyalist Fırkası’na; Celâl Sahir (Erozan), Hamdullah Suphi (Tanrıöver) gibi İttihat ve Terakkî Fırkası’na mensup veya yakın kimseler bulunmaktadır. Aristokrat sanat anlayışı ile popüler sanat anlayışının kapışması anlamındaki, Şehâbeddin Süleyman (nr. 51, 54, 62) ve Mevhibe Ziya (nr. 54, 56) imzalarıyla başlayan Hüseyin Rahmi’nin Cadı romanı etrafındaki uzun kalem mücadelesi de (nr. 61, 62, 82, 83) Rübâb’da yapılmış ve derginin 84. sayısında on yedi edibin bu konu etrafındaki görüşlerine yer verilmiştir. Dergideki tartışmalardan biri de Kılıçzâde Hakkı’nın kalemiyle İştihâd’da (İctihad) başlayan (nr. 3/92) tesettür meselesi etrafındadır (nr. 106-111). Balkan savaşlarıyla ilgili edebî metinlerin yer aldığı derginin 41. sayısı Hilâliahmer menfaatine yayımlanmıştır. Rıza Tevfik’in sanat sistemleri ve estetikle ilgili çeşitli meselelere değinen yazılarının da devrin önemli yazılarından kabul edilmesi gerekir. Dergi resimli oluşuyla, çocuklara ve kadınlara yönelik yayınlara ilgi göstermesiyle, bir moda halini alan mensur şiir türüne geniş yer vermesiyle de devrinin basın yayın, kültür ve edebiyat hayatına bir ayna olmuştur. Rübâb’da görülen diğer imzalardan bazıları şunlardır: Mehmed Hâdî, Ayın Nâdir (Ali Ekrem Bolayır), Abdülhak Hayri, Alâeddin Paşazâde Samih Fethi (M. Turhan Tan), Bekir Fahri (İdiz), Fazıl Ahmet (Aykaç), Faik Âli (Ozansoy), Hakkı Tahsin, Hakkı Tarık (Us), Halit Fahri (Ozansoy), Hasan Saîdülmevlevî, Hemedânîzâde Ali Naci (Karacan), Hüseyin Suad (Yalçın), İhsan Raif, Selâhattin Enis (Atabeyoğlu), Emin Bülend (Serdaroğlu), Süleyman Sırrı, Tahsin Nahit, Yaşar Nezihe (Bükülmez).

BİBLİYOGRAFYA
Rübâb, İstanbul 1327-1330; Nâzım H. Polat, Rübâb Mecmuası ve II. Meşrutiyet Dönemi Türk Kültür, Edebiyat Hayatı, Ankara 2005; a.mlf., “Yeni Nesil Tarafından Rübab Mecmuasında Fecr-i Ati’ye Karşı Yürütülen Mücadele”, TDA, sy. 19 (1982), s. 138-153.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2008 yılında İstanbul’da basılan 35. cildinde, 281-282 numaralı sayfalarda yer almıştır.