SARF

Arapça gramerinin kelime yapısıyla ilgili dalı.

Müellif:

Sözlükte “çevirmek, döndürmek” anlamındaki sarf kelimesi terim olarak biri amelî, diğeri nazarî olmak üzere iki şekilde kullanılır. Amelî sarf, asıl kabul edilen kelimeyi (masdar veya mâzi) lafız veya anlamla ilgili bir maksat için değişik fiil ve isim vezinlerine dönüştürmektir (tasrif). Nazarî sarf ise “i‘rab ve binâ dışında kelime durumlarının kurallarını inceleyen ilim” diye tanımlanır. Müteahhir dilciler sarf ilmiyle tasrif ilmini eş anlamlı kabul ederken Sîbeveyhi gibi kadim dilciler tasrifi, nahiv ilminin bir bölümü olarak gördükleri sarf ilminin bir cüzü sayar.

Sarf ilminde mebnî isimler, câmid fiiller ve harfler dışında çekimli bir fiil kökünden türeyen fiillerle isimler çerçevesinde mücerred (aslî) ve mezîd kalıplar, bunlara ârız olan harf ve hareke değişiklikleri demek olan ibdâl, i‘lâl, kalb, hazif, idgam ve imâle durumları ele alınır. Fiiller kök fiiller ve türemişler (mücerred-mezîd) şeklinde iki kategoriye ayrılır. Üçlü kök fiil ve türemişleriyle dörtlü kök fiil ve türemişleri kök harfleri içinde illet harfi bulunup bulunmamasına göre yedi kategoride incelenir ve her birine ait mâzi, muzâri, emir ve nehiy kiplerinin mâlûm ve meçhule göre çekim şekilleri söz konusu edilir; illetli fiillerin çeşitli kalıp ve kiplerinde görülen harf ve hareke değişiklikleri açıklanır. Gerek kök gerekse türemiş fiil kalıplarına ait isimler olarak masdar çeşitleri, ism-i fâil, ism-i mef‘ûl, sıfat-ı müşebbehe, mübalağa sîgaları, zaman, mekân ve alet isimleri, ism-i tafdîl, mensub ve musaggar isimler, isimlerde müzekker-müennes, müfred-tesniye-cemi durumları ele alınır.

Gerek fiil gerekse isim kalıplarında asıl ve ziyade harflerle bunların hareke ve sükûnları bir ölçüte göre belirlenir. Kadim dilcilerden beri kullanılan ve “mîzân-ı sarfî” adı verilen bu ölçüt “feale”dir (فعل). Kökün ilk harfi fâ, ikinci harfi ayın, üçüncüsü “lâm”a tekabül eder. Kelime dört kök harfli ise mîzanın sonuna bir lâm (فعلل), beş kök harfli ise bir lâm daha (سفرجل = فعللل gibi) eklenir. Kelimede zâit harf veya harfler varsa mîzanda karşılıklı yerlerine konarak ölçüt belirlemesi yapılır (تفعلل gibi). Mîzana “vezin” (binâ, sîga), ona uygun düşen kelime kalıbına da “mevzun” denilir. Kelimelerin köklerini belirlemede önem arzeden vezin bulma olgusu üzerinde kadim dilcilerden beri önemle durulmuş, “mesâilü’t-temrîn, el-mesâilü’l-avîsa, temsîl” adı verilen başlıklar altında birçoğu yapay olan güç bazı kelimelerin veznini çıkarma alıştırmaları yapılmıştır.

Zamanımıza ulaşan ilk müstakil sarf kitabı olan Ebû Osman el-Mâzinî’nin (ö. 249/863) et-Taṣrîf’inde isim ve fiil kalıpları bunları meydana getiren aslî ve ziyade harfler temelinde karışık ele alınmış, ibdâl, i‘lâl, kalb, taz‘îf adıyla anılan harf değişim ve dönüşümleri eserin ana konusunu teşkil etmiştir. Ancak modern zamanlarda yazılan sarf kitaplarında fiil ve isim kalıpları müstakil bölümler halinde incelenmiştir. Aynı eserlerde daha çok kıraat ilmini ilgilendiren el-ibtidâ’ ve’l-vakf, idgam, işmâm, imâle ve revm gibi konulara ise yer verilmemiştir. Ali Kuşçu, ʿUnḳūdü’z-zevâhir adlı sarf kitabında farklı bir yöntem izleyip bu ilmin temeli olarak gördüğü vaz‘ ilmiyle iştikakı bir giriş mahiyetinde olmak üzere ayrıntılı biçimde ele almıştır.

Sarf meseleleri nahiv ilminin kuruluşundan itibaren bu ilmin konuları arasında karışık bir şekilde incelenmiştir. Sîbeveyhi gibi kadim dilciler ve Radıyyüddin el-Esterâbâdî sarfı nahvin bir cüzü diye görmüşlerdir. Nitekim zamanımıza ulaşan ilk gramer kitabı olan Sîbeveyhi’ye ait el-Kitâb’ın ikinci yarısının çoğunu sarfla ilgili bahisler teşkil eder. Bu yöntem daha sonra yazılan el-Muḳteḍab (Müberred), el-Uṣûl (İbnü’s-Serrâc), el-Mufaṣṣal (Zemahşerî), el-ʿUbâb (Ukberî), el-Muḳarrib (İbn Usfûr el-İşbîlî), el-Elfiyye (İbn Mâlik) gibi nahve dair kitaplarda yankı bulmuş, bunların son kısımlarında sarf konularına yer verilmiştir. Ebû Hayyân el-Endelüsî’nin İrtişâfü’ḍ-ḍarab’ında, Süyûtî’nin Hemʿu’l-hevâmiʿinde de nahiv ve sarf konuları birlikte ele alınmıştır. Mâzinî, el-Kitâb’da bulunan sarf bahislerinden yararlanarak Kitâbü’t-Taṣrîf’ini yazmıştır. Eserin zamanımıza ulaşan en eski sarf kitabı olması sebebiyle Mâzinî sarf ilminin kurucusu kabul edilmiştir. Ancak ondan önce Ali b. Hasan el-Ahmer (ö. 194/809), Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ ve Ahfeş el-Evsat’a da aynı adı taşıyan, günümüze ulaşmamış eserler nisbet edilmiştir. Mâzinî’den önce el-Vaḳf ve’l-ibtidâʾ, el-Cemʿ ve’l-ifrâd, et-Taṣġīr (Ruâsî), el-Meṣâdir (Ali b. Hamza el-Kisâî), el-Meṣâdir (Nadr b. Şümeyl), el-İştiḳāḳ, el-Hemz, Feʿale ve efʿale (Kutrub), el-Meṣâdir fi’l-Ḳurʾân, el-Maḳṣûr ve’l-memdûd, el-Müẕekker ve’l-müʾennes̱, el-İdġām (Ferrâ) gibi monografiler kaleme alınmıştır. Süyûtî, kelime veznini tesbit alıştırmasına dair Muâz b. Müslim el-Herrâ’dan (ö. 187/803) yapılan bir rivayete dayanarak onu sarf ilminin kurucusu saymış, Şeẕe’l-ʿarf fî fenni’ṣ-ṣarf sahibi Ahmed el-Hamelâvî de bu konuda ona uymuştur (bk. bibl.). Ancak bu görüş, temrin meselelerinin bir ilmin esaslarının ortaya konulmasından sonra ele alınabileceği gerekçesiyle kabul görmemiştir.

II (VIII) ve III. (IX.) yüzyıllarda kaleme alınan bu eserlerden sonra IV. (X.) yüzyıldan itibaren sarf ilmine dair birçok eser yazılmış olup başlıcaları şunlardır: Kāsım b. Muhammed el-Müeddib, Deḳāʾiḳu’t-taṣrîf (nşr. Ahmed Nâcî v.dğr., Bağdat 1407/1987); Ebû Ali el-Fârisî, et-Tekmile; Rummânî, et-Taṣrîf; İbn Cinnî, et-Taṣrîfü’l-mülûkî ve el-Münṣıf fî şerḥi’t-taṣrîf li’l-Mâzinî; Abdülkāhir el-Cürcânî, el-ʿUmde ve el-Miftâḥ; Ahmed b. Muhammed el-Meydânî, Nüzhetü’ṭ-ṭarf; Neşvân el-Himyerî, Risâle fi’t-taṣrîf; Kemâleddin el-Enbârî, el-Vecîz; Sekkâkî, Miftâḥu’l-ʿulûm (sarf kısmı); İbn Yaîş, Şerḥu’t-Taṣrîfi’l-mülûkî; İbnü’l-Hâcib, eş-Şâfiye; Radî el-Esterâbâdî, Şerḥu’ş-Şâfiye; İbn Usfûr, el-Mümtiʿ; Ebû Hayyân el-Endelüsî, el-Mübdiʿ; Mekkûdî, el-Basṭ ve’t-taʿrîf fî ʿilmi’t-taṣrîf; İsâmüddin el-İsferâyînî, Mîzânü’l-edeb. Modern zamanlarda kaleme alınan eserlerden bazıları da şöylece sıralanabilir: Yûsuf Fâris Eftimus – Saîd Şukayr, Ṭîbü’l-ʿarf (Beyrut 1888); Hârûn Abdürrâzık, ʿUnvânü’ẓ-ẓarf (Bulak 1306/1889); Ahmed el-Hamelâvî, Şeẕe’l-ʿarf (Bulak 1312); Didkos Sinân, Menârü’l-elbâb (Orşelim 1903); Muhammed Muhyiddin Abdülhamîd, Dürûsü’t-taṣrîf (Kahire 1958); Seyyid Emîn Ali, Fî ʿİlmi’ṣ-ṣarf (I-II, Kahire 1975-1976); Fethî ed-Decnî, Fî ʿİlmi’ṣ-ṣarf (Küveyt 1979); Muhammed Ebü’l-Fütûh, ʿİlmü’ṣ-ṣarf (Kahire 1986); Ebüssuûd Haseneyn, ʿİlmü’ṣ-ṣarf (Kahire 1987); Fahreddin Kabâve, Taṣrîfü’l-esmâʾ ve’l-efʿâl (Beyrut 1408/1988); Abdülcebbâr Alvân, eṣ-Ṣarfü’l-vâżıḥ (Bağdat 1408/1988); Abdüsselâm b. Âmir, el-Müncid (Tunus 1990); Hâzim Ali, Taṣrîfü’l-esmâʾ (Kahire 1998); Fâris M. Îsâ, ʿİlmü’ṣ-ṣarf (Amman 1421/2000); Eymen Emîn Abdülganî, eṣ-Ṣarfü’l-kâfî (Beyrut 1421/2000); Abdullah M. el-Hatîb, el-Müstaḳṣâ (I-II, Küveyt 1426/2005); M. Hayr el-Hulvânî, el-Muġni’l-cedîd (Beyrut, ts.). Ayrıca Reşîd eş-Şertûnî Mebâdiʾü’l-ʿArabiyye (I-IV, Beyrut 1960-1963), Mustafa el-Galâyînî Câmiʿu’d-dürûsi’l-ʿArabiyye (I-III, Kahire 1382/1962, 8. bs.), Abbas Hasan en-Naḥvü’l-vâfî (I-IV, Kahire 1973), Ali Rızâ el-Merciʿ ve Muhammed el-Antâkî el-Muḥîṭ adlı eserlerinde nahivle sarf konularını birlikte ele almışlardır.

İslâm dünyasında özellikle Osmanlı medreselerinde eş-Şâfiye (İbnü’l-Hâcib), el-Ems̱ile, Binâʾü’l-efʿâl, el-Maḳṣûd (üçü de anonim), el-ʿİzzî (Zencânî) ve Merâḥu’l-ervâḥ (Ahmed b. Ali b. Mes‘ûd) adlı muhtasar sarf kitapları yoğun ilgi görmüş, bunlarla ilgili çok sayıda şerh ve hâşiye yazılmış, yeni baskıları ve Türkçe tercümeleri yapılmıştır. Sarf öğretiminde günümüzde de önemini koruyan son beş eser “sarf cümlesi” olarak tanınmıştır. Osmanlı döneminde Molla Fenârî Esâsü’ṣ-ṣarf fî ʿilmi’t-taṣrîf, Ali Kuşçu ʿUnḳūdü’z-zevâhir, Cemâleddin İshak Karamânî et-Tevâbiʿ fi’ṣ-ṣarf, Birgivî Kifâyetü’l-mübtedî’yi kaleme almış, Bedreddin el-Aynî, Ahmed Dinkûz, Dede Cöngî ve Muslihuddin Mustafa Sürûrî gibi âlimler de medreselerde okutulan sarf kitaplarına şerh ve hâşiyeler yazmışlardır.

Anlatım dili Türkçe olan sarf kitaplarının telifi İskilibî’nin (ö. 1199/1785) Tuhfetü’l-ihvân’ı ile başlamış ve Tanzimat’tan sonra yoğunluk kazanmış olup başlıcaları şunlardır: Ali b. Hüseyin Edirnevî, Kavâidü’l-i‘lâl ve’l-idgām (İstanbul 1276); Mazlûmzâde Mustafa, Teshîlü’t-tasrîf (İstanbul 1286); Hacı İbrâhim Efendi, Tafsîlü’t-te’lîf (İstanbul 1289); Abdülkerîm b. Hüseyin Amasyevî (İngiliz Kerim Efendi), Zübde fî ilmi’s-sarf (İstanbul 1292); Mehmed Zihni, el-Müntehab (İstanbul 1303); Abdüssamed Refî, el-Muhtasar (İstanbul 1307); Muhammed Lutfî, Mücmelü’s-sarf (İstanbul 1308); Fevzî Nâdirî, Türkçe Külliyyât-ı Kavâid-i Arabiyye’den Sarf Kısmı (İstanbul 1308); E. Serâyî, Mufassal Sarf-ı Arabî (İstanbul 1314); Komisyon, Mülahhas Sarf-ı Arabî (İstanbul 1314); Manastırlı Mehmed Rifat, İlm-i Sarf-ı Arabî; Hanbelîzâde Mehmed Şâkir, Temrinli ve İ‘râblı Lisân-ı Arabî (sarf kısmı, İstanbul 1327, 1329). Son dönemde İmam-Hatip okulları ile Yüksek İslâm enstitüleri ve ardından İlâhiyat fakültelerinde, Edebiyat fakültelerinin Arap dili ve edebiyatı bölümlerinde ders kitabı ihtiyacını karşılamak üzere klasik eserlerin yeniden yayımlanması, tercümesi, ayrıca yeniden telif şeklinde bazı çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Telif eser yazanlar arasında Ahmet Ateş – Tahsin Yazıcı – Nihad M. Çetin, Bekir Topaloğlu – Hayreddin Karaman, Hüseyin Atay – İbrahim Atay – Yakup İskender, M. Meral Çörtü, M. Sadi Çöğenli ve Hulûsi Kılıç yer alır.

BİBLİYOGRAFYA
Kāmus Tercümesi, III, 640-641; Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, I, 72-73; II, 210-224; İbn Kuteybe, ʿUyûnü’l-aḫbâr, II, 155-160; Ebü’l-Ferec el-İsfahânî, el-Eġānî (nşr. Semîr Câbir), Beyrut 1412/1992, VIII, 293-294; İbn Cinnî, el-Münṣıf (nşr. İbrâhim Mustafa – Abdullah Emîn), Kahire 1373-79/1954-60, I, 4; ayrıca bk. neşredenlerin ilâvesi, III, 233-270; Ahmed b. Muhammed el-Meydânî, Nüzhetü’ṭ-ṭarf fî ʿilmi’ṣ-ṣarf (nşr. ve şerh Yüsriyye M. İbrâhim Hasan), Kahire 1413/1993, I, 37-49; İbn Hişâm en-Nahvî, Nüzhetü’ṭ-ṭarf fî ʿilmi’ṣ-ṣarf (nşr. Ahmed Abdülmecîd Herîdî), Kahire 1410/1990, neşredenin girişi, s. 50-87; , II, 395-417; J. Fück, el-ʿArabiyye (trc. Abdülhalîm en-Neccâr), Kahire 1370/1951, s. 7-50; M. Muhyiddin Abdülhamîd, Dürûsü’t-taṣrîf, Kahire 1378/1958, s. 4-9; M. Abdülkādir Uzayme, el-Muġnî fî taṣrîfi’l-efʿâl, Kahire 1382/1962, s. 7-31; Ahmed Emîn, Ḍuḥa’l-İslâm, Kahire 1964, II, 277-292; Hüseyin Nassâr, el-Muʿcemü’l-ʿArabî: Neşʾetühû ve teṭavvürüh, Kahire 1968, I, 15-36; Ömer Rızâ Kehhâle, el-Luġatü’l-ʿArabiyye ve ʿulûmühâ, Dımaşk 1391/1971, s. 143-154; Abduh er-Râcihî, Fıḳhü’l-luġa fi’l-kütübi’l-ʿArabiyye, Beyrut, ts. (Dârü’n-nehdati’l-Arabiyye), s. 34-35, 144-150; Fahreddin Kabâve, İbn ʿUṣfûr ve’t-taṣrîf, Beyrut 1410/1981, s. 15-54; Ahmed Hasan el-Kehîl, et-Tibyân fî taṣrîfi’l-esmâʾ, Kahire 1402/1982, s. 5-16; M. Sâlim Muhaysin, Taṣrîfü’l-efʿâl ve’l-esmâʾ fî ḍavʾi esâlîbi’l-Ḳurʾân, Beyrut 1407/1987, s. 9-22; İsâm Nûreddin, Ebniyetü’l-fiʿl fî Şâfiyeti İbni’l-Ḥâcib, Beyrut 1418/1997, s. 111-133; Abdülhamîd Anter, Taṣrîfü’l-efʿâl ve muḳaddimetü’ṣ-ṣarf, Medine 1409, s. 9-38; Hasan Hindâvî, Menâhicü’ṣ-ṣarfiyyîn ve meẕâhibühüm, Dımaşk 1409/1989, s. 5-73; Selami Bakırcı – Kenan Demirayak, Arap Dili Grameri Tarihi, Erzurum 2001, s. 17-32, 183-204; Ahmed el-Hamelâvî, Şeẕe’l-ʿarf fî fenni’ṣ-ṣarf (nşr. Alâeddin Atıyye), Beyrut 1422/2002, neşredenin girişi, s. 6-8; Hadîce el-Hadîsî, Ebniyetü’ṣ-ṣarf fî Kitâbi Sîbeveyhi, Beyrut 2003, s. 19-30; Abdüllatîf Muhammed el-Hatîb, el-Müstaḳṣâ fî ʿilmi’ṣ-ṣarf, Küveyt 1424/2003, I, 11-38; İsmail Durmuş, “Nahiv”, DİA, XXXII, 300-306; C. H. M. Versteegh, “Taṣrīf”, EI2 (Fr.), X, 386-387.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2009 yılında İstanbul’da basılan 36. cildinde, 136-137 numaralı sayfalarda yer almıştır.