SEHEND

(1923-1979)

Âzerî millî edebiyatının en önde gelen şairlerinden.

Müellif:

Merâga’da doğdu. Doğum yılı bazı kaynaklarda 1926 olarak (Sazımın Sözü, s. 3) gösterilmekle birlikte kendisini yakından tanıyanlar 1923 tarihini vermektedir. Asıl adı Bulud Karaçorlu’dur. Nisbesini Tebriz’in güneyinde Doğu Azerbaycan’ın en yüksek dağı olan Sehend’den almıştır. Kökleri Akkoyunlu Türkmenleri’nin Karaçorlu oymağına dayanan ailesi Karadağ civarından gelip Merâga’ya yerleşmiştir. Sehend bulutlu ve yağmurlu bir günde doğduğundan babası Muttalip oğluna Bulud adını koymak istemiş, ancak İran’da Türkçe isim verilmesi yasak olduğu için adı nüfus kütüğüne Behlud şeklinde yazılmış, fakat kendisi hayatı boyunca asıl adını kullanmıştır. İlkokulu Merâga’da okuduktan sonra geçim sıkıntısı yüzünden tahsiline devam edemedi, ailesinden ve halk kültüründen beslenerek yetişti. 1941’de İran’daki baskı yönetimi Rızâ Şah Pehlevî’nin tahtı oğluna bırakmasıyla geçici olarak sona erince ortaya çıkan demokratik hareketlere katıldı, bu yıllarda şiire ve edebiyata ilgi duyarak ilk şiirlerini yayımladı.

1945’te Güney Azerbaycan’da Pîşeverî başkanlığındaki millî-demokratik harekette yer aldı. Bir yıl kadar süren bu hareket sırasında millî bir hükümet kuruldu, Azerbaycan Türkçesi’nin okutulduğu mektepler açıldı, gazete, dergi ve kitaplar basıldı. Hareketi destekleyen aydınlar Tebriz’de Şairler Meclisi adıyla edebî bir cemiyet oluşturdu. Sehend bu cemiyetin toplantılarına katıldı, edebî tartışmalara, siyasî sohbetlere iştirak etti. Cemiyete mensup sanatçıların eserlerini içeren Şairler Meclisi adlı antolojide (Tebriz 1945) Karaçorlu Razi imzasıyla Sehend’in üç şiiri basıldı.

Sehend 1945-1946’da Azerbaycan Demokrat Fırkası’nın Civanlar Teşkilâtı’nda çalışırken hükümetin Azerbaycan Millî Hareketi’ni 1946’da kanlı bir şekilde bastırması üzerine, birçok aydınla birlikte hapse atıldı. Millî hareketin felâket ve hayal kırıklığıyla sonuçlanması Sehend’i derinden etkiledi, ruhunda kapanmaz yaralar açtı. 1949-1950 yıllarında hapiste iken yazıp daha sonra geliştirdiği “Araz” ve “Hatire” adlı büyük manzumeleri millî hareketin canlı bir tasviridir, aynı zamanda onun bu yıllardaki acı hâtıralarını kapsar. Bu manzumeler Sehend’in halkçı ve milliyetçi tarafını da yansıtmaktadır. 1951 ayaklanmasından birkaç gün önce hapisten çıkarıldı ve Tahran’a sürgün edildi. Hapiste iken karşılaştığı kötü olaylar, kırgınlıklar ve ihanetler kendisini sarstığından sosyal ve siyasal olaylardan uzak durdu ve kendine mahsus bir yol tuttu, edebî faaliyetlere ağırlık verdi.

Hapiste birlikte olduğu, hayatı boyunca yakın ilişkilerini devam ettirdiği Mehemmed Ali Ferzâne ile birlikte Tahran’da aylarca işsiz kalıp zor günler geçirdikten sonra Ali Ferzâne bir noter yanında, Sehend de bir halı dokuma atölyesinde iş buldu. Okuduğu kitaplarla kendini yetiştirmeye ve şiir yazmaya devam etti. 1953’te Tebriz’den Ali Ferzâne’ye bazı kitaplarla birlikte elle kopya edilmiş bir Dede Korkut kitabı gönderilince Sehend kitabı okuyup incelemeye başladı. Bu eser ruhunda fırtınalar yarattı. “Araz” ve “Hatire”de denediği hamâsî şiir için daha uygun bir konu buldu. Millî benliği unutturulmuş kendi halkına, ezilmiş, istismar edilmiş milletine Dede Korkut’un gür erkek sesiyle düşüncelerini haykıracak, Azerbaycan toplumunu uyandırmaya çalışacaktır. Eseri nazma çekmeye o günlerden itibaren başladı.

Bu sırada Rızâ Şah Pehlevî de İran’da bir “inkılâb-i sefîd” yapma yoluna girdiğinden ülkede geçici, kısmî bir serbestlik görüldü. Güney Azerbaycan Türkleri kendi geçmişleri ve edebiyatları ile daha rahat ilgilenmeye başladılar; küçük edebî cemiyetler oluşturuldu. Ali Ferzâne ve Sehend, Tahran’daki cemiyetlerde önemli rol oynadı. Sehend, üzerinde çalıştığı Dede Korkut hikâyelerinden yazdığı parçaları bu toplantılarda okuyor ve bir hayli takdir kazanıyordu. 1964’te tamamladığı Dede Korkud’dan altı hikâyeyi Sazımın Sözü adıyla gizlice bastırdı. İran’da büyük ilgiyle karşılanan bu manzumeler Türkiye’de (Ankara 1980) ve Azerbaycan’da (Bakû 1983) yayımlandı.

Sehend gündüzleri çalışıp geceleri şiir yazarak Dede Korkut kitabının diğer hikâyelerini de nazma çekti. Böylece tamamı on iki hikâye ve “Gurtarış”, “Gurtarışa Gurtarış” adlı iki son sözden ibaret olan eserini bitirmiş oldu. Bu hikâyeler, Dedem Qorkud’un Dilinden: Qardaş Andı adıyla İran’dan önce Türkiye’de Dursun Yıldırım tarafından yayımlandı (I-II, Ankara 2002). İran’da ise Behrûz İmânî’nin redaktörlüğünde Sehend’in Eserleri adıyla basıldı (I-II, Tebriz 1382 hş./2003). Bu baskıda “Kardaş Andı” adlı bölümünde sadece “Uşun Kocaoğlu Seyrek” hikâyesi yer almış, diğer beş hikâye “Dedemin Kitabı” ismi verilen bölümde yayımlanmıştı. Kitapta ayrıca “Başka Şiirler” başlığı altında Sehend’in “Buz Çiçeği”, “Armağan” (üç manzume) gibi şiirleri toplandı. M. Ali Ferzâne Sehend’in bunların dışında irili ufaklı, tamam veya yarıda kalmış, Türkçe ya da Farsça birçok şiirinin olduğunu belirtmektedir.

Hayatının son yıllarında tasavvufla ilgilenmeye başlayan Sehend, vahdet-i vücûd nazariyesine büyük ilgi duymuştur. Kuzey Azerbaycanlı eski Fars edebiyatı uzmanı Rüstem Aliyev’in yayımladığı Nesimî Divanı’na bu konuda bir mukaddime yazdı. Bir ara İran’a Azerbaycan halk edebiyatı ürünlerini derlemeye giden İlhan Başgöz’e Sehend ve Ali Ferzâne büyük yakınlık gösterdi ve yardım etti. Bu arada bazı âşıkları masraflarını bizzat karşılayarak Tahran’a çağırdı. 1977 ilkbaharında Bakü’ye gitti, Kuzey Azerbaycanlı edebiyat adamları ve önceden mektuplaştığı dostlarıyla görüştü. Sehend, İran’daki halk ayaklanmasının gittikçe şiddetlendiği, Azerbaycan Türkleri’nin kısmen rahat bir nefes aldığı günlerde 11 Nisan 1979 tarihinde bir kalp krizi neticesinde Tahran’da öldü. İki evliliğinden dört oğlu ve iki kızı dünyaya gelmiştir.

Sazımın Sözü’nde genelde hece vezni kullanılmakla beraber Sehend’in birçok yerde vezne ve kafiyeye riayet etmediği görülür. Her hikâyede bir giriş, bir de sonuç yazısı vardır. Şair destanların konu ve üslûp özelliklerine sâdık kalmaya çalışmış, fakat yer yer kendi hayallerini dile getirmekten kurtulamamıştır. Onun Şehriyâr’a yazdığı “Birinci Armağan: Hörmetli Üstad Böyük Şehriyar’a” adlı dörtlüklerden oluşan mektubu Şehriyâr tarafından büyük ilgiyle karşılanmış, Şehriyâr da buna cevap olarak “Sehendim” (Sehendiyye) adlı büyük manzumesini kaleme almıştır. Bu mektuplar Güney Azerbaycan şiirinin şaheserleri arasında yer almıştır. Sehend mektubunda Güney Azerbaycan Türkleri’nin içinde bulunduğu durumu canlı halk diliyle, zengin edebî sanatlarla, oldukça renkli ve gerçekçi bir şekilde tasvir etmiş, Şehriyâr da cevabında sosyal ve siyasal görüşlerini ilk defa açık bir şekilde dile getirmiştir.

BİBLİYOGRAFYA

Sehend, Sazımın Sözü (haz. Dursun Yıldırım), Ankara 1980, s. 3; a.mlf., Dedem Qorkud’un Dilinden: Qardaş Andı (haz. Dursun Yıldırım), Ankara 2002, I, s. XVII; Cevad Heyet, Azerbaycan Edebiyat Tarihine Bir Bahış, Tahran 1349, II, 399-415; Gencali Sabahi, “Halk Şairi Sehend”, Varlıq, sy. 12, Tahran 1359/1980, s. 36-45; Yavuz Akpınar, “Bulud Karaçorlu Sehend ve Bazı Şiirleri”, EFAD, sy. 13 (1985), s. 379-399; a.mlf., “Şehriyar ve Sehend’in Şiirlerinde Azerbaycan”, Türk Edebiyatı, XVI/191, İstanbul 1989, s. 21-29; a.mlf., “Sehend, Bulud Karaçorlu”, TDEA, VII, 489-490; Meserret Diriöz, “Sehend, Bulud Karaçorlu”, TA, XXVIII, 271.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 487-488 numaralı sayfalarda yer almıştır.