TÂHÎ, Abdurrahman

(1831-1886)

Nakşibendî-Hâlidî şeyhi.

Müellif:

Siirt Şirvan’da doğdu. Tâhî (Tâgī), Nurşînî nisbeleri ve Seydâ lakabıyla tanınır. Babası Molla Mahmûd b. Molla Abdülgafûr, annesi Molla Muhammed Efendi’nin kızı Meyâsin Hanım’dır. Büyük dedelerinin Hülâgû’nun Bağdat’ı istilâ etmesinin (1258) ardından bölgeye geldikleri rivayet edilir. Babasından ve Molla Abdüssamed, Molla Ziyâeddin Arvâsî, Molla Resul Sipîkî, Molla Abdurrahman Melekendî gibi âlimlerden ders okuyup icâzet aldı ve Ispahart’taki medresede ders vermeye başladı. Bu yıllarda Rifâiyye tarikatına intisap etti, bir süre sonra Kādirî şeyhi Abdülbârî Çarçâhî’ye mürid oldu. Seyrüsülûkünü tamamlayıp hilâfet aldı. Ancak Kādirî hilâfetiyle yetinmeyip Nakşibendî-Hâlidî şeyhi Sıbgatullah Arvâsî’ye de intisap etti. Şeyhinin emriyle bir süre Ispahart’ta kadılık yaptı. Daha sonra onun yanına dönüp dokuz yıl hizmetinde bulundu ve hilâfet alıp irşad görevine başladı. Bu dönemde hacca gitti, hac dönüşü yine şeyhinin emriyle Bitlis Nurşin’e (Güroymak) yerleşti. Şeyhi vefat edince onun yerine geçti. Hâlidiyye tarikatı Abdurrahman Tâhî sayesinde bölgede hızla yayılmaya başladı. Dergâhı kısa zamanda önemli bir ilim ve tasavvuf merkezi haline geldi. Hayatı boyunca ilim ve irşadla meşgul olan Tâhî bölge halkının dinî, ahlâkî, kültürel ve askerî bakımdan korunmasına yardımcı oldu. Osmanlı-Rus savaşında halkı cihada teşvik etti. Hizmetlerinden dolayı Osmanlı Devleti tarafından üçüncü dereceden Mecîdî nişanı ile ödüllendirildi. Tâhî, Nurşin’de vefat etti.

Tâhî’ye mensup çok sayıda âlim ve mutasavvıf köy köy dolaşıp ilme hizmet etmiş, İslâm kardeşliğine, birlik ve beraberliğe büyük katkıda bulunmuştur. Tâhî’nin meşhur halifeleri şunlardır: Muhammed Sâmi Erzincânî, İbrâhim Çokreşî, Halil Çokreşî, Mustafa Bitlisî, Süleyman Bitlisî, Yusuf Bitlisî, Abdülhâdî Çarçâhî, İbrâhim Bulanıkî, Seyyid Tâhir Aberî, Ahmed Taşkesenî, Abdullah Hizânî, Abdullah Nurşînî, Reşid Nurşînî, Şeyh Seyyid Siirdî, Şeyh Abdülkahhâr Zokaydî Siirdî, Şeyh Abdülhakim Siirdî, Şeyh Abdülkadir Melekendî, Şeyh Yusuf Hınısî, Şeyh Fethullah Verkānisî. Tâhî, “Hazret” lakabıyla tanınan oğlu Molla Muhammed Ziyâeddin (ö. 1923) yetişinceye kadar halife olarak yerine damadı Şeyh Fethullah Verkānisî’yi bırakmıştır (Necmeddin b. Muhammed Nakşibendî, s. 400-401).

Küçük yaşta ağabeyiyle birlikte Abdurrahman Tâhî’nin Nurs yakınlarındaki Tâh köyünde ve Nurşin’deki medreselerinde ders okuyan Said Nursi, Tâhî’den övgüyle bahsetmiştir (Emirdağ Lâhikası, s. 49). Tâhî’den sonra medrese ve irşad hizmetleri oğlu Muhammed Ziyâeddin vasıtasıyla devam ettirilmiş, Muhammed Ziyâeddin talebeleriyle beraber Ruslar’a ve Ermeniler’e karşı cihad etmiş, Sultan Reşad tarafından madalya ile ödüllendirilmiştir. Mustafa Kemal 1919’da bir mektup yazarak bu aileden yardım istemiş, Millî Mücadele yıllarında gösterdikleri fedakârlık sebebiyle kendilerinden övgüyle söz etmiştir (Nutuk, III, 942).

Eserleri. 1. Mektûbât. Tâhî’nin derviş ve halifelerine yazdığı mektuplardan oluşan eser halifesi Şeyh Abdülkahhâr Siirdî tarafından derlenmiştir (Şeyh Abdurrahman Tâhî’nin Mektupları, trc. Ahmed Salihoğlu – Enbiya Yıldırım, İstanbul 1995; Mektûbât-ı Seydâ-i Tâhî, trc. Ahmet Şahin, İstanbul 2013). 2. İşârât. Şeyhin sohbetlerini ve Hâlidiyye tarikatına dair bazı bilgileri içermektedir. Bu eseri de halifesi Molla İbrâhim Çokreşî bir araya getirmiştir (Nakşibendî Şeyhlerinin Mukaddes Sözleri, İstanbul 1983; İşaretler, İstanbul 1995; İşaretler, trc. Selahaddin Kınacı, İstanbul 2013).

BİBLİYOGRAFYA

Abdurrahman Tâhî, Mektûbât, Nurşin, ts., s. 11, 12, 58-60; a.mlf., İşaretler (der. Ahmed Hilmi Kuğî), İstanbul 1995, s. 18; Sıbgatullah Arvâsî, Minah (der. Mevlânâ Halid-i Şirvânî Öleki, trc. Siraceddin Önlüer – Hüseyin Okur), İstanbul 2013, s. 20; İbrâhim Harrânî, Tuḥfetü’l-iḫvâni’l-medresiyye fî terâcimi baʿżi muṣannifi’l-kütübi’d-dirâsiyye, [baskı yeri yok] 1427, s. 5 vd.; Necmeddin b. Muhammed Nakşibendî, Altın Silsile: Hülâsatü’l-mevâhib (trc. İbrahim Tozlu), İstanbul 2013, s. 400-401; Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk: Vesikalar (Ankara 1927), İstanbul 1969, III, 942-943; Said Nursi, Tarihçe-i Hayat, İstanbul 1996, s. 41; a.mlf., Emirdağ Lâhikası, İstanbul 1997, s. 49; Ali Yurtgezen, Hâcegân Sultanları, İstanbul 2013, s. 186, 187, 188.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2019 yılında Ankara’da basılan (gözden geçirilmiş 3. basım) EK-2. cildinde, 571-572 numaralı sayfalarda yer almıştır.