TAYMAS, Abdullah Battal

(1883-1969)

Kazan Türkleri’nden bilim ve siyaset adamı, gazeteci, yazar.

Müellif:

8 Aralık 1883’te Tataristan’ın Samara ilinin Buzavlık/Yanga Aktav köyünde doğdu. Abdülber ve Abdülbârî adlarıyla da bilinir. Babası bir çiftçi ailesinden gelen Abdullah, annesi Mesrure Hanım’dır. Orenburg’daki Kervansaray Medresesi’nde başladığı eğitimine üç dört yıl sonra Kargalı’da müderris Hasan Halfe’nin yanında devam etti. Troitsk’e giderek Şeyh Zeynullah Medresesi’nde Arapça, tefsir ve hadis gibi ilimlerde bilgisini genişletti. Bir yandan da Türkiye, Kırım ve Kazan’dan medreseye gelen kitapları ve gazeteleri okuyordu. Medreseden icâzet aldıktan sonra daha çok tarih, edebiyat ve dil konularına ilgi duydu. Tatar-Başkırt şairi Akmolla hakkında ilk kitabını burada iken yazdı (1903). Muhtemelen medresedeki hocalarının tavsiyesiyle ve maceralı bir yolculukla İstanbul, Eskişehir, İzmir üzerinden Mûsâ Abdullah adına düzenlenmiş bir Osmanlı pasaportuyla Kahire’ye gitti (1904). Dört yıl kaldığı bu şehirde modern Arapça bilgisini ilerletti; çeşitli konularda eserler okudu; İslâm dünyasındaki gelişmeleri yakından izledi. Bir yandan da el-Cerîde gazetesinde çalışmaya, el-Müʾeyyed, el-Muḳaṭṭam gibi gazetelerde ve el-Menâr dergisinde Rusya müslümanları hakkında yazılar yazmaya başladı. Bu sırada Cemâleddîn-i Efgānî ve Muhammed Abduh’la ilgili olarak kaleme aldığı İslâm Feylezofları adlı eserini Kazan’da Mûsâ Abdullah imzasıyla bastırdı (1905). 1907 Ramazanında dünya müslümanlarına dair bir kongre düzenlemek amacıyla Kahire’ye gelen Gaspıralı İsmâil Bey’le birlikte çalıştı, onun yardımıyla en-Nehḍa adlı Arapça gazeteyi çıkardı. Mısır’da iken Akçuraoğlu Yusuf ile tanışıp hakkında el-Muḳaṭṭam’da bir yazı yayımladı.

1908’de Kahire’den ayrılarak Bahçesaray’da Gaspıralı İsmâil Bey ve Akçuraoğlu Yusuf ile görüştükten sonra Orenburg’a geçti. Orada Fâtih Kerîmî’nin çıkardığı Vakit gazetesinde çalıştı. Troitsk’te başladığı askerlik hizmetinden hastalığı sebebiyle dokuz ay sonra terhis edildi. Tekrar Orenburg’a gidip A. Battal, Seyyah, M. A imzalarıyla Vakit ve Şûrâ’ya yazı yazmaya devam etti. İlk eşi Kâfiye Veli’nin tifüsten ölümü üzerine Troitsk’te Muhammediye Medresesi’nde muallimlik yaptığı sırada Rusça öğretmeni Azize Şam ile evlendi (1913). 1910-1913 yıllarında Troitsk’te Rusça’sını geliştirdi. Ahmed Hâdi Maksudi’nin daveti ve Alimcan İbrahimov’un tavsiyesiyle Kazan’a gitti (1913); Yulduz gazetesinde sekreter olarak çalışmaya, siyasal ve sosyal olaylar karşısında aktif bir tavır almaya başladı. O yıl yayımlanan Mekteb dergisi yazarları arasında yer aldı. 1914’te toplanan Rusya Müslümanları Kurultayı’na Yulduz temsilcisi sıfatıyla katıldı. Rusça öğretmenliği için dışarıdan sınava girerek diploma aldı (1915). 1912-1918 yılları arasında Tatar mekteplerinde okutulmak üzere hazırladığı dil, edebiyat ve tarih kitapları ilgiyle karşılandı.

1917 Bolşevik İhtilâli’nin ardından Fuad Toktar’la birlikte Millî Şûrâ adlı bir teşkilât kurup Kurultay gazetesini çıkardı. İki arkadaş diğer Türk-Tatar gruplarıyla ortak hareket imkânlarını araştırmak için Moskova, Kazan, Samara, Orenburg üzerinden Taşkent’e ulaştı. Orada Münevver Kari ve diğer Türkistanlı aydınlarla, o sırada Taşkent’te bulunan Duma milletvekili Sadri Maksudi ile de (Arsal) görüştü, ancak fazla bir şey yapamadan Taşkent’ten ayrıldı. Taymas, Ufa’da toplanan İç Rusya ve Sibirya Müslüman Türk-Tatarları Meclisi’nin çalışmalarına Kazan temsilcisi olarak katıldı. Rusya Kurucu Meclisi’nin bolşeviklerce dağıtılmasının (1918) ardından Kazan’da da hâkimiyet bolşeviklerin eline geçince Kurultay dergisi kapatıldı. Başyazarı olduğu Altay ancak on üç sayı yayımlanabildi. Bolşevikler tarafından tutuklanarak bir daha gazete çıkarmayacağına dair yazılı belge imzalatıldıktan sonra serbest bırakıldı. Siyasî hayatta aktif rol alamayacağını anlayınca bazı öğretmen arkadaşlarıyla birlikte Uslan köyüne çekildi; Tatar mektepleri için ders kitapları hazırlamaya koyuldu.

1918 yazında kurucu meclis taraftarı ordu (beyazlar) bolşevikleri uzaklaştırıp Kazan’ı ele geçirince Kazan’a giderek arkadaşlarıyla Kurultay’ı yeniden çıkarmaya başladı. Ancak çok geçmeden bolşevikler Kazan’a döndü, Taymas da Ufa’ya gidip bolşeviklere karşı direnen gruplara katıldı. Sibirya’nın Kızılyar (Petrovlosk) şehrinde toplanan İç Rusya ve Sibirya Türk-Tatarları Millî İdaresi’nin çalışmalarında bulundu ve burada Muhammed Ayaz İshakî İdilli ile birlikte teşkilât adına Mayak adlı haftalık bir gazete yayımladı. 1918-1919 kışını Kızılyar’da geçirdi. Bolşeviklerin gittikçe kuvvetlenmesi ve daha çok yeri ele geçirmesi onu da sık sık yer değiştirmeye ve Rusya dışına kaçmanın yollarını aramaya mecbur etti. Önce Omsk’a dostu Fuad Toktar’ın yanına gitti; ardından Uzakdoğu yoluyla Rusya’dan çıkma ümidiyle Irkutsk’a ulaştı. Buradan dışarı çıkamayacağını anlayınca Kızılyar yoluyla Kazan’a döndüğünde aradan bir yıldan fazla bir zaman geçmişti. Tutuklanıp bir çalışma kampına gönderildiyse de sahte kimlikle kaçarak Astarhan yoluyla Ağustos 1920’de Bakü’ye, oradan tekrar Kazan’a, Petrograd’a ve nihayet Moskova’ya vardı. Bu süre içinde küçük çapta ticaretle meşgul olarak geçimini sağlamaya çalıştı. Moskova’da sürgünde bulunan Azerbaycan’ın ilk cumhurbaşkanı Mehmed Emin Resulzâde ile görüştü. Fin körfezi üzerinden Eylül 1921’de Finlandiya’ya kaçıp orada Tatarlar için açılmış bir okulda öğretmenlik yaptı (1921-1925). Bu sırada Fince ve Fransızca öğrenmeye başladı, Kazan Türkleri adlı eserini yazdı. Bir yandan da o sırada İstanbul’da bulunan Mehmed Emin Resulzâde’nin çıkardığı Yeni Kafkasya dergisine “Kazanlı” imzasıyla yazılar gönderdi. Kasım 1925’te kendisi de İstanbul’a gitti, çeşitli gazete ve dergilerde çalışmaya başladı; Rusya muhaciri ve Sovyet karşıtı Türkler’in çıkardığı yayın organlarında yazılar neşretti. Matbuat Umum Müdürlüğü’nde işe girdi (15 Haziran 1927). 1928’de eşi ve oğlu Rusya’dan Türkiye’ye geldi. Dışişleri Bakanlığı mütercimlik kadrosuna geçti (1931) ve buradan emekliye ayrıldı (1947). Ankara’da dişçilik yapan eşinin de emekli olması üzerine aile 1953’te İstanbul’a taşındı. 25 Nisan 1969’da İstanbul’da vefat etti. Abdullah Battal Taymas hakkında en geniş çalışma Ali Birinci tarafından yapılmıştır (bk. bibl.).

Eserleri: Akmolla (Troitsk 1903); İslâm Feylezofları (Kazan 1323; eserde Muhammed Abduh ile Cemâleddîn-i Efgānî’nin hayat hikâyeleri ve düşünceleri anlatılmaktadır); Tatar Târihi (Kazan 1911, 1913; Türk-Tatar Tarihi adıyla, Mukden 1938); Nazariyyât-ı Edebiyye (Kazan 1913, 1918); Yana [Yeni] Edebiyat (Kazan 1914, Alimcan İbrahimov’la birlikte); Süyünbike Minaresi (Kazan 1918); Kazan Türkleri (İstanbul 1925; Ankara 1966, 1988); Rusya’dan Ayrılan Milletler (Ankara 1927); İbnü-Mühennâ Lûgati (İstanbul 1934, 1988; eserin Türkçe bölümünün indeksidir); Kırgız Sözlüğü (İstanbul 1945-1946, 1998; K. K. Yudahin’in Kırgızca-Rusça sözlüğünün çevirisidir); Kazan Türkçesinde Atasözleri ve Deyimler (Ankara 1968, 1988); Rus İhtilâlinden Hâtıralar I 1917-1919 (İstanbul 1947, 1968, 2002); Ben Bir Işık Arıyordum (İstanbul 1962, 2000; Rus İhtilâlinden Hâtıralar’ı tamamlar nitelikte bir eserdir); Yeşil Rize ve İli (Ankara 1950; yolculuk hâtıralarıdır); Rızâeddin Fahreddinoğlu (İstanbul 1958); Musa Carullah Bigi (İstanbul 1958); Âlimcan Barudî (İstanbul 1958); İki Maksudîler: Sadri Arsal-Ahmed Hâdi (İstanbul 1959; son dört kitap Kazanlı Türk Meşhurları’ndan adıyla dizi halinde yayımlanmıştır).

Çevirileri: Harflerimizin Müdafaası (İstanbul 1926). Bakü Türkiyat Kongresi’nde Kazan delegesi Âlimcan Şeref tarafından okunan raporun Rusça’dan çevirisidir. Kayyûm Nâsırî’nin Lehçe-i Tatarî adlı sözlüğünü Türk Dil Kurumu adına 1935’te Latin harflerine çevirmişse de eser basılmamıştır. Nikola el-Haddâd’dan tercüme ettiği Maişet Yolları, Sevmek ve Evlenmek adlı eserlerin basılıp basılmadığı bilinmemektedir.

BİBLİYOGRAFYA
Abdullah Battal Taymas, Kazan Türkleri, Ankara 1966, s. 223-225; Ertuğrul Yaman, “Taymas, Abdullah Battal”, Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi, Ankara 2007, VII, 226-228; “Abdullah Battal Taymas”, CT, IV (1967), s. 216-220; “Abdullah Battal-Taymas”, Azerbaycan, sy. 191-196, Ankara 1971, s. 13-20; Ali Birinci, “Abdullah Battal Taymas: Kazanlı Bir Âlimin Hikâyesi”, JTS, XXX/1 (2005), s. 171-195.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2011 yılında İstanbul’da basılan 40. cildinde, 194-196 numaralı sayfalarda yer almıştır.