TENÂVÜTÎ

Ebû Ammâr Muhyiddîn Abdülkâfî b. Ebî Ya‘kūb Yûsuf b. İsmâîl et-Tenâvütî el-Vercelânî (ö. 570/1175’ten önce)

Cezayirli İbâzî âlimi.

Müellif:

Vercelân’da (Vargla) doğdu. Berberîler’in Nefzâve koluna bağlı Tenâvüt (Tinâvet) kabilesine mensuptur. Babası, dedesi ve dedesinin babası yörenin İbâzî şeyhleri ve âlimlerindendi. İbâzıyye mezhebinin Vehbiyye kolunu benimseyen Tenâvütî daha çok kelâm ve fıkıh alanlarındaki eserleriyle tanınır. Vercelân’da ilk eğitimini aldıktan sonra ilim tahsili amacıyla Tunus’a gitti. Zengin olan ailesi iyi bir öğrenim görmesi için gerekli maddî desteği sağladı. Tenâvütî, Arap dili ve edebiyatı yanında diğer İslâmî ilimlerde yetişmek gayesiyle büyük çaba sarfetti. Öyle ki ailesinin gönderdiği mektupları bile okumaya vakit bulamadığı ve memleketine dönüşü sırasında mektupları açınca birinde babasının, diğerinde annesinin ölüm haberini öğrendiği rivayet edilir. Ebû Ya‘kūb el-Vercelânî’nin arkadaşı olan Tenâvütî onunla birlikte Ebû Zekeriyyâ el-Vercelânî’den kelâm dersleri aldı. Eğitimini tamamlayınca Vercelân’a döndü. Bahar aylarında sürüleriyle güneye doğru Mizâb vahalarına gitmeyi âdet haline getirdi. Gittiği yerlerde İbâzıyye mensuplarına dersler, vaazlar verir, fıkıh ve kelâmla ilgili sorularını cevaplandırırdı. Bundan dolayı İbâzîler kendisine “Muhyiddin” (dini canlandıran kişi) lakabını verdiler. 570’ten (1175) önce vefat eden Tenâvütî’nin mezarı Vercelân’ın güneybatısından 5 km. uzaklıktadır. İbâzîler’in her yıl bahar aylarında mezarını ziyaret ettikleri söylenmektedir.

Tenâvütî, Hâricîler’in ve İbâzîler’in karşı çıktığı tahkim olayına farklı yaklaşmış, bu konuda Hz. Ali’ye karşı nisbeten yumuşak bir üslûp kullanmıştır. Berberîler’in Kuzey Afrika’ya göç eden Arap bedevîlerine karşı takındıkları sert tavrı onaylamış ve Araplar’ın Kuzey Afrika’da servetlerini gasp yoluyla elde ettiklerini ileri sürmüştür. Bu sebeple Mağrib’deki Araplar’la hiçbir şekilde ticarî ilişkide bulunmamıştır. Arkadaşı Ebû Ya‘kūb ile birlikte hac maksadıyla Mekke’ye gittiklerinde bile ilk zamanlarda Hicaz Arapları ile ticaret yapmakta tereddüt göstermişlerdir. İbâzîler’in önde gelen âlimlerinden olan Tenâvütî bölge İbâzîler’inin birlik ve beraberliğini sağlamış, onların dinî ve idarî işlerini yürüten “halka” (azzâbe) kurumunun işlemesinde önemli rol oynamıştır.

Eserleri. 1. el-Mûcez fî taḥṣîli’s-suʾâl ve telḫîṣi’l-maḳāl fi’r-red ʿalâ ehli’l-ḫilâf. Müellifin en ünlü eseri olup İbâzîler’in kendi inançlarını açık biçimde diğerlerinden ayırt ettikleri firak kitaplarından biridir. Tenâvütî, İbâzîler’in kelâm görüşünü savunan bu eseriyle Melâhide, Dehriyye, Seneviyye gibi fırkalara ve Hz. Muhammed’in peygamberliği konusunda yahudi ve hıristiyanlara cevap verdiği gibi İbâzîler’in diğer İslâm fırkaları karşısındaki üstünlüğünü ve düşünce farklılığını dile getirmeye çalışmıştır. Ammâr et-Tâlibî’nin Ârâʾü’l-Ḫavâric el-Kelâmiyye adıyla neşrettiği eseri (I-II, Cezayir 1398/1978) Abdurrahman Umeyre bazı notlar ilâvesiyle yeniden yayımlamıştır (I-II, Beyrut 1410/1990). 2. Şerḥu’l-Cehâlât. Tebgûrîn b. Îsâ b. Dâvûd el-Melşûtî’nin kelâma dair Kitâbü’l-Cehâlât adlı eserinin şerhidir. Yazma halinde bulunan eser üzerinde Ömer Yûnus, Câmiatü’z-Zeytûne külliyyetü’ş-şerîa ve Usûli’d-dîn’de bir doktora tezi hazırlamış ve edisyon kritiğini yapmıştır (Ali Ekber Ziyâî, s. 345). 3. Ṭabaḳātü’l-meşâyiḫ (Siyerü’l-meşâyiḫ). İbâzî âlimlerinin biyografileriyle ilgili olup henüz yayımlanmamıştır (Lewicki, s. 66). 4. Kitâbü’l-Ferâʾiż (Lewicki, s. 68; Ali Ekber Ziyâî, s. 403). 5. es-Sîre fî niẓâmi’l-ʿazzâbe (Sîretü Ebî ʿAmmâr ʿAbdilkâfî). Halka kurumuna dair olan eser Mes‘ûd Mezhûdî tarafından neşredilmiştir (Uman 1996). 6. Kitâbü’l-İstiṭâʿa (Şemmâhî, s. 104; Ali Ekber Ziyâî, s. 136). 7. Kitâbü’l-İḫtilâʾ (Lewicki, s. 68).

BİBLİYOGRAFYA
Ebû Ammâr Abdülkâfî el-İbâzî (Tenâvütî), el-Mûcez (nşr. Abdurrahman Umeyre), Beyrut 1410/1990, I-II; Ebû Ya‘kūb el-Vercelânî, ed-Delîl ve’l-burhân, Kahire 1889, I, 54-56; III, 28; Dercînî, Ṭabaḳātü’l-meşâʾiḫ bi’l-Maġrib (nşr. İbrâhim Tallây), Beyrut, ts. (Dârü’l-fikri’l-Arabî), II, 485-491; Şemmâhî, Kitâbü’s-Siyer (nşr. Ahmed b. Suûd es-Seyâbî), Maskat 1407/1987, s. 104; Amr Khalīfah en-Nāmī, Studies in Ibāḍism, Benghazi 1972, s. 135-137; Ali Yahyâ Muammer, el-İbâżıyye fi’l-Cezâʾir, Kahire 1399/1979, s. 215-221; T. Lewicki, el-Müʾerriḫûn el-İbâżıyyûn fî İfrîḳıyye’ş-şimâliyye (trc. Mâhir Cerrâr – Rîmâ Cerrâr), Beyrut 2000, s. 64-68; Muhammed b. Mûsâ Bâbâ Ammî v.dğr., Muʿcemü aʿlâmi’l-İbâżıyye, Beyrut 1421/2000, II, 258-259; Ali Ekber Ziyâî, Muʿcemü meṣâdiri’l-İbâżıyye, Tahran 1424/2003, s. 136, 328, 345, 403, 404; R. Strothmann, “Tenâvütî”, İA, XII/1, s. 159-160; a.mlf., “al-Tanāwutī”, EI2 (İng.), X, 183; Mustafa Öz, “Halka”, DİA, XV, 360; Ahmed Pâketçî, “Ebû ʿAmmâr”, DMBİ, VI, 62-63; Valerie Hoffman, “Abū ʿAmmār ʿAbd al-Kāfī b. Abī Yaʿqūb”, The Encyclopaedia of Islam Three, Leiden 2008, fas. 1, s. 34-36.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2011 yılında İstanbul’da basılan 40. cildinde, 447 numaralı sayfada yer almıştır.