TUHFETÜ’l-ERÎB

Abdullah et-Tercümân’ın (ö. 832/1429) Hıristiyanlığa reddiye olarak kaleme aldığı eseri.

Müellif:

Tam adı Tuḥfetü’l-erîb fi’r-red ʿalâ ehli’ṣ-ṣalîb’dir. İslâm-hıristiyan polemik tarihinde hıristiyan din adamı iken müslüman olup Hıristiyanlığa reddiye yazanların ayrı bir yeri vardır; zira bu müellifler eski birikimleri nedeniyle hıristiyan kaynaklarını daha iyi bildiklerinden eserleri sırf İslâmî kaynaklardan hareketle reddiye yazanlara göre daha gerçekçidir. Bir Katolik papazı iken İslâm’ı benimseyen Abdullah et-Tercümân’ın (Anselmo Turmeda) 823’te (1420) yazdığı Tuḥfetü’l-erîb de böyle bir çalışmadır ve reddiye tarihinde önemli bir yeri vardır. Eser üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm müellifin biyografisini içerir; yazar Tunus’a gelişini ve burada nasıl müslüman olduğunu anlatır. İkinci bölümde Tunus Emîri Ebü’l-Abbas Ahmed el-Müstansır ve Ebû Fâris Abdülazîz el-Mütevekkil’in faaliyetlerinden ve o dönemin olaylarından söz edilir. Üçüncü bölüm ise Hıristiyanlığa reddiyedir. Eserin ilk iki bölümünde Tunus’taki Hafsîler hânedanına mensup iki emîrin dönemine ait oldukça önemli bilgiler verilmektedir; İbn Ebû Dînâr gibi daha sonraki tarihçiler bundan nakiller yapmıştır (el-Müʾnis, s. 174-176).

Eserin, hıristiyanların bozuk inançlarının İnciller’den hareketle ortaya konulması ve kutsal kitaplarda Hz. Muhammed’in müjdelenmesi gerçeğini ispat amacıyla kaleme alınan üçüncü bölümü dokuz kısımdır. Birinci kısımda İncil yazarlarının yalana kadar varan hataları ve tenakuzları, ikinci kısımda hıristiyan mezhepleri ve Hz. Îsâ’nın tabiatı konusundaki farklılıklar (insan mı ilâh mı tartışmaları), üçüncü kısımda Hıristiyanlığın dayandığı esaslar, dördüncü kısımda hıristiyan âmentüsü, beşinci kısımda Hz. Îsâ’nın ulûhiyyetinin reddi ve İnciller’e göre bir peygamber olduğu hususu, altıncı kısımda İnciller’in tenakuzları ve ihtilâfları, yedinci kısımda İnciller’de Hz. Îsâ’ya isnat edilen sözler, sekizinci kısımda hıristiyanların müslümanlara yönelttiği eleştiriler, dokuzuncu kısımda Hz. Muhammed’in son peygamber olarak gönderileceğinin Tevrat, Zebûr ve İncil metinleriyle ispatı hususları ele alınmaktadır. Abdullah et-Tercümân, Yuhanna dışındaki İncil yazarlarının olayların görgü tanıkları olmadığını, mevcut İnciller’den hiçbirinin hakiki İncil sayılmadığını doğrudan İncil metinlerinden hareketle ortaya koymakta, hıristiyan âmentüsünü ve sakramentleri (dinî merasimler) eleştirmektedir. Yahudilik ve Hıristiyanlık’la ilgili daha önce yazılan reddiyeleri incelediğini belirten müellif İbn Hazm dışındakilerin genelde aklî delillere başvurduklarını, bizzat hıristiyan kaynaklarından delil göstermediklerini, kendisinin bu eksikliği gidermek amacıyla eserini telif ettiğini belirtmekte, fakat İbn Hazm dışında hiçbir müslüman müellifinin adını zikretmemektedir (Tuḥfetü’l-erîb, s. 55-56).

Abdullah et-Tercümân’ın eserinde Ahd-i Cedîd’e yetmiş, Ahd-i Atîk’e dokuz, Kur’an’a altı atıf vardır. Ahd-i Cedîd’e yapılan atıfların çoğu İbn Hazm’ın el-Faṣl adlı eserinin Hıristiyanlığa reddiye bölümünden özetlenmiştir. Tuḥfe’de yer alan Kitâb-ı Mukaddes’le ilgili atıflara göre hıristiyan dogması ve litürjisine ait dokümanlar daha orijinaldir. Müellif, kanonik literatür dışı kaynak olarak sadece hıristiyan âmentüsünü ve Flores Sanctorum adlı İspanyolca külliyatı zikreder. Hıristiyan ilâhiyatı öğrenimi görmüş olan Abdullah et-Tercümân’ın eserindeki malzeme önemlidir, ancak bunların çoğu daha önceki reddiyelerde kaydedildiğinden eser polemik edebiyatı türüne bazı konular dışında bir yenilik getirmemektedir. Sadece Katolik iman ilkeleri konusunda verdiği ayrıntılı bilgi ile eski reddiyelerden kısmen ayrılmaktadır. Eserde daha çok tahrif, tebşîrat ve hıristiyan iman ilkeleri üzerinde durulmaktadır. Tuḥfetü’l-erîb’in Muhammed b. Yûsuf es-Senûsî’ye İnciller konusunda kaynaklık ettiği belirtilmektedir (Berbrugger, V [1861], s. 261-275).

Eserin çok sayıda yazma nüshası vardır (, II, 250; Suppl., II, 352); Miguel de Epalza eserin kırk yedi nüshasını tesbit ettiğini belirtmektedir (, XXVIII/111 [1965], s. 275). XIX. yüzyılın sonunda Abdülhalim adlı bir kişi Tuḥfe’nin özetini yapmış olup bunun üç yazma nüshası mevcuttur. Eserin ilk baskısı Brockelmann’a göre İngiltere’de, Serkîs’e göre Tunus’ta (1290), diğer baskıları Kahire’de (1295, 1313, 1321) ve yine Tunus’ta (1977, 1983) yapılmış, dört yazma nüshasından hareketle açıklamalı neşrini Ömer Vefîk ed-Dâûk gerçekleştirmiş (Beyrut 1408/1988), eser ayrıca Mahmûd Ali Himâye tarafından da neşredilmiştir (Kahire 1992). Tuḥfetü’l-erîb, Tunuslu Ebü’l-Gays Muhammed el-Kaşşâş’ın mukaddimesi ve Muhammed b. Şa‘bân’ın satır aralarına yaptığı Türkçe tercümesiyle birlikte Tahiyyetü’l-esrâr (Tuhfetü’l-esrâr) ve te’lîfü’l-ahyâri’l-ensâr fi’r-red ale’n-nasârâ min fıraki’l-küffâr adıyla 1603’te Osmanlı Padişahı I. Ahmed’e sunulmuştur (a.g.e., XXVIII/111 [1965], s. 274; , II, 250; Tuḥfetü’l-erîb, neşredenin girişi, s. 43). Mehmed Zihni Efendi’nin Türkçe tercümesi İstanbul’da yayımlanmıştır (1291, 1304). Bu tercümede XVII. yüzyıldaki tercüme değil kitabın 1290 (1873) tarihli Arapça baskısı esas alınmıştır. Mehmed Zihni Efendi’nin yaptığı çeviri (İstanbul 1291) sadeleştirilerek Hristiyanlığa Reddiye adıyla basılmıştır (İstanbul 1965, 1970, 1990). Lebîb Mehmed Efendi Tuḥfetü’l-erîb’e beş bölüm ekleyerek bunu Burhânü’l-hüdâ fî reddi’n-nasârâ adıyla tercüme etmiştir (, II, 407). Muhammed Takī Sadrüleşrâf Tebrîzî eseri Farsça’ya çevirmiştir (Tahran 1361, 1372).

Tuḥfetü’l-erîb, Jean Spiro tarafından “Le present de l’homme lettre pour refuter les partisans de la croix par Abd-Allah ibn Abd-Allah le drogman” adıyla Fransızca’ya çevrilmiş (, XII [1885], s. 68-89, 179-205, 278-301), 1886’da Paris’te broşür halinde tekrar basılmış, Jean Spiro, eserin müellifin biyografisine ait bölümünü “Autobiographie d’Abdallah b. Abdallah le drogman” adıyla neşretmiştir (, XIII [1906], s. 19-101). Almanca’ya (1970), İspanyolca’ya (Roma 1971; Madrid 1993), Katalanca’ya (Barcelona 1978; Cân Fûntân, s. 77-78; Miguel de Epalza, “Arabisch-spanische Symbiose”, s. 290-291) çevrilen Tuḥfetü’l-erîb Louis Massignon tarafından eleştirilmiş ve bu kitabın sonuna Jean Spiro’nun tercümesinin reddiye bölümü eklenmiştir (bk. bibl.). Miguel de Epalza Tuḥfetü’l-erîb üzerine La Tuḥfa, autobiografía y polémica islámica contra el Cristianismo de ‘Abdallāh al-Tarýumān (fray Anselmo Turmeda) adıyla doktora tezi hazırlamış ve İspanyolca’ya çevirmiştir (Roma 1971). Muhammed b. Abdullah el-Berîdî yüksek lisans tezi olarak eserin tahkikini yapmıştır (1405/1985, İmam Muhammed b. Suûd Üniversitesi).


BİBLİYOGRAFYA

Abdullah et-Tercümân, Tuḥfetü’l-erîb (nşr. Ömer Vefîk ed-Dâûk), Beyrut 1408/1988, neşredenin girişi, s. 5-45.

İbn Ebû Dînâr, el-Müʾnis fî aḫbâri İfrîḳıyye ve Tûnis, Beyrut 1993, s. 174-176.

, II, 407.

, II, 250; Suppl., II, 352.

Cân Fûntân, Fihris târîḫî li’l-müʾellefâti’t-Tûnisiyye, Tunus 1986, s. 77-78.

Mehmet Aydın, Müslümanların Hıristiyanlığa Karşı Yazdıkları Reddiyeler ve Tartışma Konuları, Konya 1989, s. 82-84.

Hasan Hüsnî Abdülvehhâb, Kitâbü’l-ʿÖmr fi’l-muṣannefât ve’l-müʾellifîne’t-Tûnisiyyîn (nşr. Muhammed el-Arûsî el-Matvî – Beşîr el-Bekkûş), Beyrut 1990, s. 407-411.

, I, 229-230.

L. Massignon, Examen du “Présent de l’homme lettre” par Abdallah Ibn al-Torjoman, Rome 1992.

M. de Epalza, “Arabisch-spanische Symbiose: Der Schriftsteller Anselm Turmeda/Abdallah At-Tardjuman und seine Wirkung”, Die Dialogische Kraft des Mystischen, Balve 1998, s. 274, 275, 280-292.

a.mlf., “L’auteur de la Tuhfa al-arib Anselm Turmeda (Abdallah al-Tarjuman)”, , XXVIII/111 (1965), s. 261-290.

A. Berbrugger, “Abd Allah Teurdjman, Renégat de Tunis en 1388”, , V (1861), s. 261-275.

G. C. Anawati, “Polémique, apologie et dialogue islamo-chrétiens. Positions classiques médiévales et positions contemporaines”, Euntes Docete, XXII, Roma 1969, s. 412-414.

Khalil Samir, “La reponse d’al-Safi ibn al-Assal à la refutation des chrétiens de Ali at-Tabarī”, Parole de l’orient, XI, Beyrouth 1983, s. 297.

J. Jomier, “Massignon, Louis, Examen du present de l’homme lettre par Abdallah Ibn al-Torjoman”, Islamochristiana, XIX, Roma 1993, s. 333-338.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2012 yılında İstanbul’da basılan 41. cildinde, 356-357 numaralı sayfalarda yer almıştır.