YAZIR

Bozoklar’a mensup bir Oğuz boyu.

Müellif:

Kâşgarlı Mahmud (XI. yüzyıl) boyun adını Yazgır şeklinde kaydeder. XII. yüzyılın ortalarında boyun adı Yazırlar şeklini almıştır. Fahreddin Mübârek Şah’ın Târîḫ’inde (1206’da tamamlanmıştır) boyun ismi eski telaffuzuyla kayıtlıdır; bu da başka bir eserden yapılan nakille ilgili olmalıdır. Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî’nin Câmiʿu’t-tevârîḫ’inde boyun adı Yazır biçiminde yazılmış, “çok ülkenin sahibi” anlamına geldiği söylenmiş, ülüşünün (Oğuz eline mahsus şölenlerde koyunun etinden yiyeceği kısmın) “aşığlu umaca” olduğu ifade edilmiş, onkunu kartal diye bildirilmiş ve damgası da gösterilmiştir.

Oğuz elinin İslâmiyet’ten önce ve İslâmiyet’ten sonraki tarihinde Yazırlar önemli rol oynamış boylardan biridir; Câmiʿu’t-tevârîḫ’te Oğuz hükümdarlarını çıkaran beş boy arasında zikredilir (diğerleri Kayı, Avşar, Beydili, Eymür/Eymir). Oğuz Türkleri’nin Gün Han’dan sonra ilk hükümdarlarından Dib Yavku’nun beyleri arasında Alan oğlu Bulan ile Dib Cenksü ve oğlu Dürkeş’in bu boydan geldikleri söylenir. Yine orada, Oğuz elinin dağılışı ve Şah Melik’in uğradığı bozgun esnasında Yazır’dan adı belirtilmeyen bir bey ile Ali Han oğullarının Horasan’da Hisar Tak denilen yerde yurt tuttukları, oğullarının ve neslinin orada yaşadığı anlatılır. Fakat bu Yazırlar oraya Mangışlak yarımadasından XII. yüzyılın ortalarında gelmiştir. 555’te (1160) Horasan Yazırları’nın başında Evdük Han oğlu Yağmur Han bulunuyordu. Yine aynı yılda Hârizmşah İlarslan’ın askerleri Yağmur Han’a saldırıp onu bozguna uğratmışlardı. Buna rağmen Yağmur Han, İlarslan’a boyun eğmeyip Merv ve Belh taraflarında yaşayan Oğuzlar’dan yardım istedi. Yağmur Han ve Oğuzlar, Hârizmşah İlarslan’ın yerine karşılarına çıkan Sultan Sencer’in emîrlerinden İhtiyârüddin Aylak ile yiğitlik ve cesaretine çok güvenen Mâzenderan emîrini Dihistan’da ağır bir yenilgiye uğrattılar (556/1161). Zaferin ardından Oğuzlar ve Yağmur Han pek çok ganimet elde etti.

Yazırlar’ın kendi adlarıyla anılan (Yazır) yurtları Nesâ şehrinin batısında yer alıyordu. Buradaki bir kasaba da Yazır adıyla anılmaktaydı. Kasaba XIV. yüzyılın ilk yarısında orta büyüklükte bir şehir olarak geçer. 1210’larda Yazırlar’ın başında on bir yıl beylikte bulunan Hindu Han adlı bir bey vardı. Onun ölümüyle Hârizmşah Sultan Muhammed b. Tekiş bu Yazır beyliğine son verdi. Hindu Han’ın kardeşi Ömer Han, Hârizmşahlar’ın başşehri Gürgenç’te oturarak beyliğin kendisine verilmesi için çalıştı ve Sabûr Han lakabıyla anıldı. Sultan Muhammed b. Tekiş’in annesi Terken Hatun, Moğol hücumu üzerine Mâzenderan’a gitmek için Gürgenç’ten ayrılınca yanında yolları çok iyi bilen Sabûr Han da vardı. Yolculuk esnasında Sabûr Han vâlide sultana sadakatle hizmet ettiği halde Yazır yurduna varıldığında Terken Hatun kendisini terkedeceğinden şüpheye düşerek onu gizlice öldürttü. Moğol devrinden sonra XV-XVI. yüzyıllarda bu Yazırlar’a Karadaşlı deniliyordu. Bunlar diğer bazı Türkmen oymakları gibi XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde Safevîler’e bağlandı. 1038 (1628-29) yılında Karadaşlılar’ın başında Rahman Kulı Sultan bulunuyordu. Rahman Kulı Sultan, Hârizm Hükümdarı İskender Han ve kardeşi Ebülgazi Bahadır Han ile birleştiyse de Safevî kuvvetleri karşısında başarı gösteremedi.

Yazırlar özellikle Anadolu’daki Türk yerleşmesinde de oldukça mühim bir rol oynadılar. XVI. yüzyılda burada Yazır adlı yirmi dört köy bulunduğu gibi onlara mensup bazı oymaklar da vardı. Bu yirmi dört köyden beş köyün Hamîd-ili sancağında (Isparta-Burdur yöresi) yer alması buraya kalabalık bir Yazır kümesinin yerleştiğini gösterir. Diğer Yazır köyleri Erzurum, Sivas, Kayseri, Aksaray, Ankara, Aydın ve başka yörelerdeydi. Yazır yer adlarının çoğu bugüne kadar gelmiştir. Bazı oymakların Dulkadır-eli ile Bozok, Hamîd, Teke ve Ankara sancaklarında halen yaşamakta olması dikkati çeker. Dulkadır-eli arasında görülen Yazırlar Karacalı, diğer adıyla Anamaslı boyu obaları içindeydi. Bu husus Yazırlar’la Karacalı boyu arasında kabilevî münasebetle ilgili olabilir. Biri kırk altı, diğeri kırk dokuz vergi nüfusuna sahip bir kısım Yazır obaları ise Antakya yöresindeki Bağrâs kazasında kışlamaktaydı. XVI. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarına ait tahrir defterinde müstakil olarak zikredilen ve doksan dokuz vergi nüfusuna sahip olan yine Dulkadır-eli’ne mensup üçüncü Yazır obasının da Birecik çevresinde kışladığı ve Elbistan’da yayladığı görülür. Bozok sancağındaki Yazır obalarının nüfusu da az olup bunlardan biri yirmi dokuz, diğeri elli bir vergi nüfusuna sahiptir. Hamîd sancağına gelince bu sancakta yaşayan Yazırlar doksan beş vergi nüfusundan ibaretti. Teke sancağındaki (Antalya yöresi) Yazır oymağı “sarı” ve “kara” sıfatlarıyla iki kola ayrılmıştı. Ayrıca Özkent adlı bir köyde bu oymağın diğer bir kolu oturmaktaydı. Bundan başka Teke yöresinde de iki köyleri vardı. Bütün bunlar kalabalık bir Yazır kümesinin Isparta, Burdur ve Antalya yörelerinde yerleşmiş olduğunu açık şekilde ortaya koyar. Ankara sancağındaki (Çukurcak köyü) Yazır oymağı da küçük bir oymak olup nüfusu ancak kırk iki hâne idi.


BİBLİYOGRAFYA

, I, 56.

, I, 56.

Fahreddin Mübârek Şah, Târîḫ (nşr. E. D. Ross), London 1927, s. 47.

, XI, 258-259, 261.

Muhammed b. Ahmed en-Nesevî, Sîretü’s-Sulṭân Celâliddîn Mengübertî (nşr. O. Houdas), Paris 1891, s. 39, trc. kısmı, s. 67-68.

Reşîdüddin Fazlullāh-ı Hemedânî, Câmiʿu’t-tevârîḫ, TSMK, Hazine, nr. 1653, vr. 378a-b; a.e.: Oğuz Destanı (trc. A. Zeki Velidi Togan), İstanbul 1942, s. 53.

Yazıcızâde Ali, Târîh-i Âl-i Selçûk, TSMK, Revan Köşkü, nr. 1390, vr. 22a-b.

Ebülgazi Bahadır Han, Şecere-i Terâkime (nşr. A. N. Kononov), Moskva-Leningrad 1958, s. 61-62.

Köylerimiz, İstanbul 1933 (Dâhiliye Vekâleti neşriyatı), s. 774.

Muhammed Yûsuf, Ẕeyl-i Târîḫ-i ʿÂlemʾârâ-yı ʿAbbâsî, Tahran 1317 hş., s. 2, 21, 22, 23.

Faruk Sümer, Oğuzlar (Türkmenler) Tarihleri, Boy Teşkilâtı, Destanları, İstanbul 1980, s. 241-243.

a.mlf., “Bozoklu Oğuz Boylarına Dair”, , XI/1 (1953), s. 68-69.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2013 yılında İstanbul’da basılan 43. cildinde, 364-365 numaralı sayfalarda yer almıştır.