GATAFÂN (Benî Gatafân)

Adnânîler’e mensup bir Arap kabilesi.

Müellif:

Kabilenin soyu Gatafân b. Sa‘d b. Kays b. Aylân b. Mudar b. Nizâr b. Mead yoluyla Adnân’a ulaşır. Tamamen göçebe bir hayat süren Gatafânlılar önceleri, Hicaz ile Şemmer dağları arasında Necid’den Mekke’nin güneyine kadar uzanan bölgelerde otururlardı. Daha sonra çeşitli yerlere dağıldılar. Cengâverlikleriyle tanınan Gatafân’ın başlıca kolları Fezâre, Eşca‘, Abs, Zübyân, Muhârib, Sa‘lebe ve Mürre’dir. Câhiliye devrinde Abs ile Zübyân arasında vuku bulan Dâhis Savaşı meşhurdur.

Gatafânlılar Câhiliye devrinde putperest olup Nahle’de bulunan Uzzâ’ya tapıyorlardı. Putun üzerine bir bina yaparak tapınak haline getirmişler ve bir de bakıcı tayin etmişlerdi. Ayrıca Suriye taraflarında bir tepede Ukaysır adlı putları vardı, burayı tavaf eder ve yanıbaşında tıraş olurlardı. Gatafânlılar’ın Bussâ adlı bir mâbedleri daha vardı. İkinci Akabe Biatı’nda bulunarak Hz. Peygamber’e biat eden ve önce Mekke’ye, sonra da Medine’ye göç eden Ukbe b. Vehb, Resûl-i Ekrem tarafından Benî Hilâl b. Âmir’e İslâm davetçisi olarak gönderilen Ma‘kıl b. Sinân ve Hendek Gazvesi sırasında müslüman olan Nuaym b. Mes‘ûd gibi kabile mensupları hariç Gatafânlılar’ın büyük kısmı uzun süre İslâm’a yaklaşmamış ve müslümanlara düşmanlık etmiştir. Gatafân’ın Muhârib ve Sa‘lebe kollarının Zûemer’de toplanıp Medine çevresini yağmalamaya hazırlandıklarını öğrenen Hz. Peygamber üzerlerine bir sefer düzenledi. Ashaptan 450 kişinin katıldığı, Gatafân (Zûemer) Gazvesi denilen bu sefer sırasında (Rebîülevvel 3 / Eylül 624) kabile reislerinden Dü‘sûr b. Hâris, yağmurda ıslanan elbisesini kurutmakla meşgul olan Resûl-i Ekrem’in yanına gizlice yaklaşarak onu öldürmek istemiş, fakat onunla yüz yüze gelince sarsılmış, kılıcı elinden düşmüş, bunun üzerine müslüman olmuştur (İbn Seyyidünnâs, I, 303 vd.). Ertesi yıl Benî Nadîr Gazvesi’nden sonra Necid bölgesindeki Gatafânlılar’dan Muhârib ve Sa‘lebe oğullarının müslümanlarla çarpışmak üzere toplandıklarını haber alan Hz. Peygamber onlara karşı bir gazve tertipledi (bk. ZÂTÜRRİKĀ‘ GAZVESİ).

Hendek Gazvesi’nde Gatafânlılar, Kureyş kabilesinin ve yahudilerin müttefiki olarak müslümanlara karşı cephe aldılar. Muharebe sırasında Eşca‘ kabilesinin ileri gelenlerinden Nuaym b. Mes‘ûd müslüman oldu. Rivayete göre Nuaym ve kabilesi muharebe devam ederken çeşitli düşman grupları arasında ihtilâf çıkarmaya çalıştılar. Kuzey istikametindeki ticaret kervanlarının müslümanların tesir sahasına girmesi üzerine, Benî Kurayza Gazvesi’nden sonra Mes‘ûd b. Ruheyla başkanlığındaki Eşca‘lılar’ın Hz. Peygamber’le önce muahede imzaladıkları, sonra da topluca müslüman oldukları anlaşılmaktadır (İbn Sa‘d, I, 306). Resûl-i Ekrem, Hendek Gazvesi esnasında Medine’nin hurma gelirlerinin üçte birini vererek Gatafânlılar’ı müttefiklerinden ayırmak istedi, ancak böyle bir anlaşma gerçekleşmedi (a.g.e., II, 69).

Hendek Gazvesi’nden yaklaşık dört ay sonra Fezâre kolu reisi Uyeyne b. Hısn Hz. Peygamber’in develerini gasbedip çobanını öldürdü. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem bir sefer düzenleyerek onları Zûkared’e kadar takip etti (bk. GĀBE GAZVESİ). Bir ticaret kervanının başında bulunan Zeyd b. Hârise Gatafânlılar’ın arazisinden geçerken âniden hücuma uğradı, arkadaşları şehid edildi ve malları alındı (6/627). Bu hücumdan güçlükle kurtularak Medine’ye dönen Zeyd Resûl-i Ekrem tarafından Benî Fezâre üzerine gönderildi. Zeyd, başarılı bir askerî harekâtla öteden beri İslâm aleyhtarı tavırları ile bilinen Ümmü Kırfe’yi ve diğer bazı kimseleri esir alarak Medine’ye döndü. Öte yandan 7. yılın başlarında (Mayıs 628) Hz. Peygamber Hayber’e yöneldiği sırada Gatafânlılar’ın bilhassa Fezâre kolu Hayber yahudilerine destek verdiyse de bunlar müslümanların uyguladığı taktik sonucunda yurtlarına dönmek zorunda kaldılar. Resûl-i Ekrem bir ihbarı değerlendirerek Fezâreliler üzerine Beşîr b. Sa‘d kumandasında bir birlik yolladı. Beşîr bazı esir ve ganimetlerle geri döndü. 8. yılın Şâban ayında (Aralık 629) Ebû Katâde el-Ensârî’nin kumandasında Gatafân üzerine düzenlenen seriyye ile de (Hadıra Seriyyesi) çok sayıda ganimet ve esir alındı. Artık direnme imkânı kalmayan Uyeyne b. Hısn düşmanca davranışlardan vazgeçip müslüman oldu ve Mekke’nin fethine katıldı, Huneyn Gazvesi’nden sonra Ci‘râne’deki ganimetlerin dağıtımı sırasında müellefe-i kulûbdan sayılan Uyeyne’ye 100 deve verildi.

İslâmiyet’e karşı uzun süre cephe alan Gatafânlılar arasında başlayan İslâmlaşma hareketi 9 (631) yılında tamamlandı. Benî Fezâre ile Mürre, Hârice b. Hısn ve Hâris b. Avf başkanlığında bir heyeti Medine’ye göndererek İslâmiyet’i kabul ettiklerini bildirdiler. Bununla beraber müslümanlıkları sathî idi. Nitekim Resûl-i Ekrem’in vefatından sonra Fezâre kabilesi reisi Uyeyne irtidad ederek peygamberlik iddiasında bulunan Tuleyha b. Huveylid ile birleşti. Hârice b. Hısn kumandasında Hz. Ebû Bekir’in Zülkassa yakınındaki ordugâhına saldıran müşrikler bozguna uğratıldı. Ayrıca Hâlid b. Velîd de Uyeyne’yi Buzâha’da mağlûp etti ve esir alarak Medine’ye gönderdi. Uyeyne’nin öldürülmesine karar verildiyse de İslâmiyet’i gerçekten benimsediğini söyleyerek ölümden kurtuldu. Eşca‘lılar irtidad olaylarına karışmadılar. Gatafânlılar, Hulefâ-yi Râşidîn devrinde Kādisiye Savaşı gibi büyük muharebelerde İslâm ordusunda görev aldılar. Emevî-Abbâsî mücadelesinin son safhasını teşkil eden Zap Suyu Savaşı’na katıldılar. Abbâsî ihtilâlinden sonra Gatafân’ın adı daha az duyulur oldu. Fezâre, Eşca‘ ve Sa‘lebe 230’daki (844-45) bedevî ayaklanması içinde yer aldı. Büyük Boğa’nın (Boğa el-Kebîr) bastırdığı bu isyandan sonra kabilenin önemli bir kısmı Arabistan’ı terketti ve yerlerini Tay kabilesi aldı. Emevî Halifesi Hişâm b. Abdülmelik’in emriyle 107’de (725) Mısır’a iskân edilen Kuzey Arapları (Adnânîler) arasında Gatafân’ın adı geçmez. Ancak daha sonraki dönemlerde Mısır, Libya ve Endülüs’te Gatafân’a mensup olduklarını ileri sürenler çıkmıştır. Muallakāt şairlerinden Antere ile Nâbiga ez-Zübyânî Gatafân kabilesindendir.


BİBLİYOGRAFYA

, s. 24 vd.

a.mlf., Kitâbü’l-Esnâm, s. 42.

, III, 49, 213-219, 230 vd.

, I, 306; II, 34, 61, 69.

, V, 100.

, I, 255.

, III, 92, 227; IV, 86; VI, 146; IX, 131; XI, 15.

Hemdânî, Ṣıfatü Cezîreti’l-ʿArab (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘), Riyad 1397/1977, s. 272, 325, 329, 368.

, s. 163.

İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, Beyrut 1385/1965, II, 174-175, 178, 188-192.

, I, 303 vd.

Kalkaşendî, Nihâyetü’l-ereb, Beyrut 1405/1984, s. 348.

Halebî, İnsânü’l-ʿuyûn, Kahire 1384/1964, II, 225.

, I, 338-345.

, I, 281, 288; III, 213, 347; IV, 21, 29, 31, 140, 260, 264, 488, 516; V, 189, 303, 357; VI, 363; VII, 208, 339; VIII, 373; IX, 388, 881.

M. Ebü’l-Fazl İbrâhim – Ali M. el-Bicâvî, Eyyâmü’l-ʿArab fi’l-İslâm, Kahire 1394/1974, s. 68-71, 156.

, III, 18-21; IV, 121-132; V, 276-284, 398; X, 324 vd.

W. Montgomery Watt, Muhammad at Medina, New York 1981, s. 91-95.

Abdülvehhâb M. Ali, el-Ġazvetü’n-nebeviyye, Bağdad 1981, IX, 531-550.

Kehhâle, Muʿcemü ḳabâʾili’l-ʿArab, Beyrut 1402/1982, III, 888-889.

Abdülazîz b. Sâlih el-Hilâbî, “Seriyyetü Zeyd b. Ḥâris̱e ilâ Benî Fezâre: Dirâse naḳdiyye li’r-rivâyâti’t-târîḫiyye”, Mecelletü Külliyyeti’l-âdâb, XIII/1, Riyad 1986, s. 61-81.

, II, 435.

T. H. Weir, “Gatafân”, , IV, 722-723.

J. W. Fück, “G̲h̲aṭafān”, , II, 1023-1024.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1996 yılında İstanbul’da basılan 13. cildinde, 399-400 numaralı sayfalarda yer almıştır.