MUKADDİMETÜ İBNİ’s-SALÂH

İbnü’s-Salâh eş-Şehrezûrî’nin (ö. 643/1245) usûl-i hadîse dair meşhur eseri.

Müellif:

Tam adı Maʿrifetü envâʿi ʿilmi’l-ḥadîs̱ olup ʿUlûmü’l-ḥadîs̱ ve Aḳṣa’l-emel ve’ş-şevḳ fî ʿulûmi ḥadîs̱i’r-Resûl diye de bilinen eserini İbnü’s-Salâh, Eşrefiyye Dârülhadisi’nde hocalığa başladığı 630 (1233) yılından itibaren kaleme almaya başlamış, yazdığı kısımları talebelerine imlâ etmiş ve çalışmasını 634’te (1237) tamamlamıştır. Müellif Râmhürmüzî’nin el-Muḥaddis̱ü’l-fâṣıl’ına, Hâkim en-Nîsâbûrî’nin Maʿrifetü ʿulûmi’l-ḥadîs̱’ine Hatîb el-Bağdâdî’nin başta el-Kifâye ve el-Câmiʿ li-aḫlâḳı’r-râvî adlı eserleri olmak üzere onun usûl-i hadîsin hemen her konuyla ilgili kitaplarına ve diğer usul çalışmalarına dayanarak meydana getirdiği eserinde Hâkim en-Nîsâbûrî’nin elli iki bölüm halinde ele aldığı hadis konularını altmış beşe çıkarmış ve bu çalışma yazıldığı dönemde usûl-i hadîsin yeniden ihyası olarak kabul edilmiştir.

Eserin mukaddimesinde hadis ilminin ve onunla meşgul olanların değerinden, bu ilmin diğer ilimler için taşıdığı önemden söz eden müellif insanların hadis dinleyip yazmakla yetindiklerini, hadisleri anlamaya gayret etmediklerini, iyi yetişmiş muhaddislerin azaldığını gördükten sonra eserini kaleme almaya karar verdiğini söylemektedir. Ardından ele aldığı sahih, hasen, zayıf, merfû, mevkuf, maktû, mürsel, mu‘dal, mevzû hadis; semâ, kitâbet, ma‘rifetü âdâbi’l-muhaddis, muhtelifü’l-hadîs, sahâbe, elkābü’l-muhaddisîn, evtânü’r-ruvât, ma‘rifetü esbâbi’l-hadîs gibi konuların fihristini kaydetmektedir. Her konuya dair çeşitli tarifler verildikten sonra bunların en doğrusuna işaret edilen eserde bazan da herhangi bir tercih yapılmamıştır. Önemli görülen bazı bilgiler “fevâid mühimme” ve “tefrîât” gibi başlıklar altında ayrıca zikredilmiş, her bölümden sonra o konuda yazılan eserlerin adları kaydedilmiştir. İbnü’s-Salâh daha önceki usulcülerin aksine bilgileri senedsiz olarak nakletmiştir.

Zeynüddin el-Irâkī’nin usûl-i hadîse dair en değerli çalışma kabul ettiği, buna karşılık İbn Hacer el-Askalânî’nin daha önceki eserleri güzel özetlemekle birlikte tertibinin iyi olmadığını söylediği Muḳaddime, sahasında ilk derli toplu eser olduğu için büyük ilgi görmüş, üzerinde şerh, ihtisar, ikmal vb. çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların bir kısmı şerh diye anılmakla beraber bunların önemli bir bölümü hâşiye mahiyetindedir. Moğultay b. Kılıç Iṣlâḥu İbni’ṣ-Ṣalâḥ’ında müellife bazı eleştiriler yöneltmiştir. Bedreddin ez-Zerkeşî, en-Nüket ʿalâ Muḳaddimeti İbni’ṣ-Ṣalâḥ adlı eserinde (I-III, nşr. Zeynelâbidîn b. Muhammed Belâferîc, Riyad 1419/1998) Muḳaddime’de okunması veya anlaşılması zor olan kısımları halletmek, hatalı aktarıldığını düşündüğü yerleri tashih etmek ve İbnü’s-Salâh’ın görüşlerine katılmadığı yerlerde kendi görüşünü belirtmek suretiyle eseri şerhetmiştir. Zeynüddin el-Irâkī esere dair biri manzum olmak üzere iki çalışma yapmış, et-Taḳyîd ve’l-îżâḥ limâ uṭliḳa ve uġliḳa min Muḳaddimeti’bni’ṣ-Ṣalâḥ (Nüketü İbni’ṣ-Ṣalâḥ) adını verdiği birinci eserinde (diğeri için aş.bk.) İbnü’s-Salâh’ın tertibini aynen koruyarak yer yer açıklamalar yapmış, bazan itirazlarını belirtmiş, bazan da İbnü’s-Salâh’a yöneltilen eleştirileri cevaplandırmıştır (I-II, Kahire 1353; → I-II, Beyrut, ts. [Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî]; nşr. Muhammed Râgıb et-Tabbâh, Halep 1350; Beyrut 1405; nşr. Abdurrahman Muhammed Osman, Medine 1389; Kahire 1389/1969, 1400/1980; Beyrut 1401/1981; Beyrut 1412/1991. Üsâme Abdullah Hayyât eser üzerinde bir doktora çalışması yapmıştır [1408/1987, Câmiatü Ümmi’l-kurâ külliyyetü’ş-şerîa]). İbn Hacer el-Askalânî de Irâkī’nin bu eserdeki elli kadar görüşünü tenkit etmek üzere el-İfṣâḥ bi-tekmîli’n-Nüket ʿalâ İbni’ṣ-Ṣalâḥ’ını kaleme almıştır.

Muḳaddime’yi muhtemelen ilk defa Nevevî İrşâdü ṭullâbi’l-ḥaḳāʾiḳ ilâ maʿrifeti süneni ḫayri’l-ḫalâʾiḳ (s.a.) adıyla ihtisar etmiş (I-II, nşr. Abdülbârî Fethullah es-Selefî, Medine 1408/1987; nşr. Nûreddin Itr, Dımaşk 1408/1988), ardından bu eserini et-Taḳrîb ve’t-teysîr li-maʿrifeti süneni’l-beşîri’n-neẕîr ismiyle ikinci defa özetlemiştir (Paris 1320 [Fransızca tercümesiyle birlikte]; Kahire 1351, 1388; Beyrut 1405; nşr. Abdullah Ömer el-Bârûdî, Beyrut 1406/1986). Kitabı ayrıca William Marçais Fransızca’ya çevirmiştir (“Le Taqrib de en-Nawawi, traduit et annoté”, JA, 9e série XVI [1900], s. 315-346, 478-531; XVII [1901], s. 101-149, 193-232, 524-540; XVIII [1901], s. 61-146). Büyük ilgi gören et-Taḳrîb’i Zeynüddin el-Irâkī, Burhâneddin İbrâhim b. Muhammed el-Kabâkıbî, Şemseddin es-Sehâvî gibi âlimler şerhetmiş, fakat Süyûtî’nin Tedrîbü’r-râvî fî şerḥi Taḳrîbi’n-Nevevî’si daha çok ilgi görmüştür (Kahire 1307; nşr. Abdüvehhâb Abdüllatîf, I-II, Kahire 1385/1966; I-II, Medine 1392, 1396; I-II, Beyrut 1399, 1409; I-II, Riyad 1400; nşr. İzzet Ali Atıyye, I-II, Kahire 1400-1405; nşr. Ahmed Ömer Hâşim, I-II, Beyrut 1409; nşr. Ebû Kuteybe Nazar Muhammed el-Fâryâbî, I-II, Beyrut 1414/1994). Muḳaddimetü İbni’ṣ-Ṣalâḥ’ı ihtisar çalışmaları daha sonraları devam etmiş, Bedreddin İbn Cemâa ona önemli açıklama, düzeltme ve ilâveler yaparak çalışmasına el-Menhelü’r-revî fî ʿulûmi’l-ḥadîs̱i’n-nebevî adını vermiş (nşr. Muhyiddin Abdurrahman Ramazan, Dımaşk 1406/1986; Beyrut 1990), torunu İbn Cemâa Muhammed b. Ebû Bekir bu eseri el-Menhecü’s-sevî ismiyle şerhetmiştir. Ardından Tîbî el-Ḫulâṣa fî uṣûli’l-ḥadîs̱ (nşr. Subhî es-Sâmerrâî, Bağdat 1391/1971; Beyrut 1985), İbnü’l-Lebbân Muḫtaṣâru ʿUlûmi’l-ḥadîs̱ (Kitâb fî ʿUlûmi’l-ḥadîs̱), Alâeddin İbnü’t-Türkmânî el-Münteḫab fî ʿUlûmi’l-ḥadîs̱ (Muḫtaṣaru ʿUlûmi’l-ḥadîs̱, Süleymaniye Ktp., Lâleli, nr. 390; Şehid Ali Paşa, nr. 2762, vr. 90a-115a; Mektebetü’l-esed [Dımaşk], Mustalahu’l-hadîs, nr. 13509) adlı çalışmalarını kaleme almış, Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr İḫtiṣâru ʿUlûmi’l-ḥadîs̱’inde (Şerḥu İḫtiṣâri’l-ḥadîs̱) esere önemli ilâveler yapmış (nşr. Salâh Muhammed Muhammed Uveyda, Beyrut 1409/1989), Ahmed Muhammed Şâkir bu muhtasarı el-Bâʿis̱ü’l-ḫas̱îs̱ adıyla şerhetmiştir (Kahire 1355, 1370, 1377/1958; Beyrut 1387; Riyad-Dımaşk 1414/1994, 1417/1996; nşr. Ali b. Hasan b. Ali el-Halebî, I-II, Riyad 1415/1995, Nâsırüddin el-Elbânî’nin notlarıyla). İbnü’l-Mülakkın, el-Muḳniʿ fî ʿulûmi’l-ḥadîs̱’inde (I-II, nşr. Abdullah Yûsuf el-Cedî, Riyad 1413/1992) eseri ihtisar ederken onu yeniden düzenleyip ilâveler yapmış, daha sonra bu çalışmasını et-Teẕkire ismiyle bir daha özetlemiştir (nşr. Ali Hasan Ali Abdülhamîd, Amman 1408). Ömer b. Reslân el-Bulkīnî, Meḥâsinü’l-ıṣṭılâḥ fî tażmîni Kitâbi İbni’ṣ-Ṣalâḥ adını verdiği muhtasarında (nşr. Âişe Abdurrahman, Kahire 1394/1974) İbnü’s-Salâh’ın eserine beş bölüm daha ekleyerek hadis ilimlerinin sayısını yetmişe çıkarmış, Bulkīnî’nin talebesi İbn Habîb diye tanınan Ebü’l-İz Tâhir b. Hasan el-Halebî de Meḥâsinü’l-ıṣṭılâḥ’ı nazma çekmiştir.

Eserin tertibini beğenmeyen İbn Hacer el-Askalânî onu 812’de (1409) Nuḫbetü’l-fiker ismiyle yeniden düzenleyip ihtisar etmiş (Kahire 1303 [Mecmûʿ müştemil ʿalâ resâʾili s̱elâs̱ adıyla İbnü’l-Cezerî’nin Nebẕe min edʿiye nebeviyye ve Birgivî’nin Muṣṭalaḥu’l-ḥadîs̱’i ile birlikte], 1352/1934, 1357/1938; Lahor 1305 [taşbaskı]; Delhi 1328, 1905 [Sünenü İbn Mâce ve diğerleriyle birlikte], 1332/1913, İstanbul 1329) ve esere kırk kadar bölüm eklemiş, ardından bu çalışmasını Nüzhetü’n-naẓar fî tavżîḥi Nuḫbeti’l-fiker adıyla şerhederek 818’de (1415) tamamlamıştır (nşr. W. Nassau Lees v.dğr., Kalküta 1279/1862; Kahire 1252 [Ezher âlimlerinden oluşan bir komisyon tarafından], 1301, 1308, 1323, 1327, 1352, 1353, 1368, 1395/1975, 1401 [İshak Azzûz’un notlarıyla birlikte], 1411/1990; İstanbul 1288, 1305, 1327; Delhi 1332; Cavnpûr 1339/1920; Cidde 1406/1986; Beyrut 1406/1986 [İbn Abdülhak el-Bağdâdî’nin Ḳavâʿidü’l-uṣûl’ü ile birlikte], 1409 [Salâh Muhammed Muhammed Uveyda’nın notlarıyla birlikte]; Riyad 1416/1996 [el-Manẓûmetü’l-Beyḳūniyye ile]; nşr. Muhammed Gıyâs es-Sabbâğ, Dımaşk 1399; nşr. Nûreddin Itr, Dımaşk 1413/1992; nşr. Amr Abdülmün‘im Selîm, Kahire 1415/1995). Nuḫbetü’l-fiker ve şerhi, usûl-i hadîs konularını özlü bir şekilde ele alması yanında müellifinin şöhreti sebebiyle büyük ilgi görmüş, medreselerde ders kitabı olarak okutulmuş, bu iki eser üzerine muhtasarlar, şerhler ve hâşiyeler yazılmış, manzum hale getirilmiş ve çeşitli dillere tercüme edilmiştir. İbn Hacer el-Askalânî’nin çağdaşı Kemâleddin Ebû Abdullah Muhammed b. Muhammed b. Hasan eş-Şümünnî Nuḫbetü’l-fiker’i müellifinden önce 817’de (1414) Behcetü’n-naẓar, İbn Hacer el-Askalânî’nin oğlu Ebü’l-Meâlî Bedreddin Muhammed de Netîcetü’n-naẓar adıyla şerhetmiştir. Ayrıca eser üzerinde Muhammed b. Abdullah el-Haraşî’nin Müntehe’r-raġbe fî ḥalli elfâẓi’n-Nuḫbe (Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 664) ve İsmâil Hakkı Bursevî’nin Şerḥu Nuḫbeti’l-fiker (Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Ktp., Genel, nr. 35-37 [müellif hattı]; Süleymaniye Ktp., Kasidecizâde Süleyman Sırrı, nr. 46, Pertevniyal, nr. 186-187; Beyazıt Devlet Ktp., nr. 804) adlı çalışmalarının bulunduğu bilinmektedir. Nuḫbetü’l-fiker ve şerhi üzerine birçok hâşiye yazılmıştır. Bunlardan İbn Kutluboğa’nın el-Ḳavlü’l-mübteker ʿalâ Şerḥi Nuḫbeti’l-fiker (Ḥâşiye ʿalâ Şerḥi’n-Nuḫbe, Ḥâşiye ʿalâ Nüzheti’n-naẓar) (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Tal‘at, Hadis, nr. 165; Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 672, Serez, nr. 620, Şehid Ali Paşa, nr. 336, 348), Ali el-Kārî’nin Şerḥu Şerḥi Nuḫbeti’l-fiker fî muṣṭalaḥâti ehli’l-es̱er (İstanbul 1327; Beyrut 1398; nşr. Muhammed Nizâr Temîm – Heysem Nizâr Temîm, Beyrut, ts. [Dârü’l-Erkam], Abdülfettâh Ebû Gudde’nin girişiyle birlikte), Muhammed Abdürraûf el-Münâvî’nin el-Yevâḳīt ve’d-dürer şerḥu Şerḥi Nuḫbeti’l-fiker (nşr. Ebû Abdullah Rebî‘ b. Muhammed es-Suûdî, I-II, Riyad 1411/1991, 1413/1993; Münâvî’nin bundan daha hacimli Netîcetü’l-fiker fî Şerḥi Nuḫbeti’l-fiker adlı bir eseri daha vardır), İbrâhim b. İbrâhim el-Lekānî’nin Ḳażâʾü’l-vaṭar min Nüzheti’n-naẓar fî tavżîḥi Nuḫbeti’l-fiker (yazma nüshaları için bk. Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 275), Muhammed Ekrem b. Abdurrahman en-Nasrpûrî es-Sindî’nin İmʿânü’n-naẓar Şerḥu Nuḫbeti’l-fiker (nşr. Ebû Saîd Gulâm Mustafa el-Kāsımî, Haydarâbâd, ts. [Haydarî Press]), Muhammed b. Abdülhâdî es-Sindî’nin Behcetü’n-naẓar ʿalâ Nuḫbeti’l-fiker (Mektebetü medreseti Beşîr Ağa [Medine], Usûlü’l-hadîs, nr. 7), Kemâleddin İbn Ebû Şerîf’in Ḥâşiye ʿalâ şerḥi’n-Nuḫbe (Netîcetü’n-naẓar fî şerḥi Nuḫbeti’l-fiker [Hacı Selim Ağa Ktp., nr. 147], Taʿlîḳa ʿalâ Şerḥi’n-Nuḫbe [Süleymaniye Ktp., Hekimoğlu Ali Paşa, nr. 1573]), Muhammed Abdullah et-Tünkî el-Ahmedî el-Hindî’nin ʿİḳdü’d-dürer fî cîdi Nüzheti’n-naẓar (Delhi 1332), Abdullah b. Hüseyin Hâtır es-Semîn el-Adevî’nin Ḥâşiyetü Laḳṭü’d-dürer bi-şerḥi metni Nuḫbeti’l-fiker (Kahire 1323, 1356/1938) adlı hâşiyeleri ve Ali b. Hasan b. Ali b. Abdülhamîd el-Halebî el-Eserî’nin en-Nüket ʿalâ Nüzheti’n-naẓar fî tavżîḥi Nuḫbeti’l-fiker isimli çalışması (Demmâm 1416/1995) zikredilebilir. Radıyyüddin İbnü’l-Hanbelî Menḥu’n-Nuġbe ʿalâ şerḥi’n-Nuḫbe adlı hâşiyesini Ḳafvü’l-es̱er fî ṣafvi ʿulûmi’l-es̱er ismiyle ihtisar etmiş (Kahire 1326; nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1408), Muhammed Murtazâ ez-Zebîdî de muhtasarına Bülġatü’l-erîb fî muṣṭalaḥi âs̱âri’l-ḥabîb adını vermiştir (Kahire 1326; nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Beyrut 1408, Ḳafvü’l-es̱er’le birlikte). Nuḫbetü’l-fiker’i nazmen ifade etme gayretleri asırlar boyu devam etmiş, eseri ilk defa şerheden Kemâleddin eş-Şümünnî onu er-Rütbe fî şerḥi’n-Nuḫbe (Naẓmu Nuḫbeti’l-fiker) adıyla nazmetmiş (nşr. Muhammed b. Ömer Semâî el-Cezâirî, Büreyde 1415/1994), Takıyyüddin eş-Şümünnî de babasının bu çalışmasını el-ʿÂli’r-rütbe fî şerḥi naẓmi’n-Nuḫbe ismiyle şerhetmiştir (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, nr. 449; Teymûriyye, nr. 163, B. 23.336). İzzeddin el-Askalânî manzum çalışmasına Nüzhetü’n-naẓar naẓmü Nuḫbeti’l-fiker (Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Mecâmîu Tal‘at, nr. 880), Burhâneddin İbn Ebû Şerîf Naẓmu Nuḫbeti’l-fiker, Ebû Hâmid b. Ebü’l-Mehâsin Yûsuf b. Muhammed el-Fâsî ʿİḳdü’d-dürer fî naẓmi Nuḫbeti’l-fiker adını vermiş, Emîr es-San‘ânî Nuḫbetü’l-fiker’i Ḳaṣabü’s-sükker ismiyle manzum hale getirmiş, ardından onu İsbâlü’l-maṭar adıyla şerhetmiş, bu şerh Muhammed Refîk el-Eserî tarafından yayımlanmıştır (Riyad 1417/1996). Ḳaṣabü’s-sükker’i Abdülkerîm Murâd el-Eserî Saḥḥu’l-maṭar adıyla şerhetmiştir (Mekke 1380; Medine 1405). Nuḫbetü’l-fiker’in Türkçe tercümeleri arasında Muhammed b. Ömer el-İskilibî’nin Terceme-i Nuhbeti’l-fiker (Edirne Selimiye Ktp., nr. 911; İÜ Ktp., TY, nr. 1668), Ahmed b. Abdullah b. Ali Fâtih el-Ağrûsî’nin Terceme-i Nuhbeti’l-fiker (İstanbul 1261, 1327) ve Abdünnâfi İffet Efendi’nin el-Eserü’l-mu‘teber (Enfau’l-eser) fî tercemei Nuhbeti’l-fiker (Ma‘mûretülazîz 1301) adlı eserleri sayılabilir. Talât Koçyiğit, Nüzhetü’n-naẓar’ı Hadis Istılahları Hakkında Nuhbetü’l-fiker Şerhi adıyla Türkçe’ye çevirmiştir (Ankara 1971).

Muḳaddimetü İbni’ṣ-Ṣalâḥ üzerinde tanınmış muhaddislerin manzum çalışmaları bulunmaktadır. İbnü’s-Salâh’ın talebesi Şam Kādılkudâtı Ebû Abdullah Şehâbeddin Muhammed b. Ahmed b. Halîl el-Huveyyî Aḳṣa’l-emel ve’s-sûl fî ʿulûmi ḥadîs̱i’r-Resûl adlı urcûzesini meydana getirmiş (Manẓûmetü İbn Ḫalîl, Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye, Mustalah, nr. 256), Zeynüddin el-Irâkī, kısaca el-Elfiyye diye anılan Tebṣıratü’l-mübtedî ve teẕkiretü’l-müntehî isimli çalışmasında (et-Tebṣıra ve’t-teẕkire, nşr. Mahmûd Rebî‘, Kahire 1355/1937) hadis usulü konularının kolayca ezberlenebilmesi için eseri İbnü’s-Salâh’ın tertibine uyarak 1002 beyitte özetlemiş ve bunu daha sonra Fetḥu’l-muġīs̱ bi-şerḥi Elfiyyeti’l-ḥadîs̱ adıyla şerhetmiştir (Leknev 1303/1885, taşbaskı; nşr. Salâh Muhammed Muhammed Uveyda, Beyrut 1413). el-Elfiyye’yi Şemseddin es-Sehâvî, Bikāî, Zekeriyyâ el-Ensârî, Emîr Pâdişah, Muhammed Abdürraûf el-Münâvî ve Üchûrî gibi âlimler de şerhetmiştir (DİA, XI, 29). İbn Hacer el-Askalânî, bu esere olan itirazlarını ortaya koymak üzere en-Nüket ʿale’l-Elfiyye’yi kaleme almaya başlamış, fakat bu çalışma yarım kalmıştır (Süyûtî, s. 47). Muḳaddime’yi Süyûtî de Naẓmü’d-dürer fî ʿilmi’l-es̱er (Elfiyyetü’l-ḥadîs̱) adıyla 1000 beyitte özetlemiş (nşr. Ahmed b. Yûsuf el-Kādirî, Dımaşk 2000, Zeynüddin el-Irâkī’nin Elfiyye’siyle birlikte), ardından bunu el-Baḥrü’lleẕî zeḫar fî şerḥi Elfiyyeti’l-es̱er ismiyle şerhetmiş, Süyûtî’nin Elfiyye’sini de Muhammed b. Ali b. Âdem b. Mûsâ el-Vellüvî İsʿâfü ẕevi’l-vaṭar bi-şerḥi Naẓmi’d-dürer adıyla şerhetmiştir.

Muḳaddime pek çok defa yayımlanmıştır (nşr. Abdülhay el-Leknevî, Leknev 1304 [taşbaskı], 1314; Kahire 1326; Bombay 1357 → Dımaşk 1392; nşr. Muhammed Râgıb et-Tabbâh, Halep 1350 [Zeynüddin el-Irâkī’nin şerhiyle birlikte], Tabbâh bu iki eser üzerindeki ta‘liklerine el-Miṣbâḥ ʿalâ Muḳaddimeti İbni’ṣ-Ṣalâḥ adını vermiştir; nşr. Nûreddin Itr, Medine-Halep 1386/1966, 1392; Dımaşk 1404, 1406; Beyrut 1398; nşr. Âişe Abdurrahman, Kahire 1974, 1411/1990; Sûse 1988).

BİBLİYOGRAFYA
İbnü’s-Salâh, ʿUlûmü’l-ḥadîs̱, neşredenin girişi, s. 17-22; a.e.: Muḳaddimetü İbni’ṣ-Ṣalâḥ ve Meḥâsinü’l-ıṣṭılâḥ (nşr. Âişe Abdurrahman), Kahire 1411/1990, neşredenin girişi, s. 39, 52-62; İbn Hacer el-Askalânî, Şerḥu Nuḫbeti’l-fiker (nşr. Nûreddin Itr), Dımaşk 1413/1992, neşredenin girişi, s. 18-22, 35-36; Süyûtî, Naẓmü’l-ʿiḳyân (nşr. Philip K. Hitti), New York 1927, s. 47; Radıyyüddin İbnü’l-Hanbelî, Ḳafvü’l-es̱er fî ṣafvi ʿulûmi’l-es̱er (nşr. Abdülfettâh Ebû Gudde), Beyrut 1408, neşredenin girişi, s. 17-30; Ali el-Kārî, Şerḥu Şerḥi Nuḫbeti’l-fiker fî muṣṭalaḥâti ehli’l-es̱er (nşr. M. Nizâr Temîm – Heysem Nizâr Temîm), Beyrut, ts., neşredenlerin girişi, s. 106-116; Keşfü’ẓ-ẓunûn, I, 465; II, 1161-1163, 1936-1937; Kettânî, er-Risâletü’l-müstetrafe (Özbek), s. 432-434; Brockelmann, GAL, I, 440-442; Suppl., I, 610-612; Dârü’l-kütübi’l-Mıṣriyye, Fihristü’l-maḫṭûṭât I: Muṣṭalaḥu’l-ḥadîs̱, Kahire 1375/1956, s. 160-161, 175-176, 223, 258-259, 275, 318; Şâkir Mahmûd Abdülmün‘im, İbn Ḥacer el-ʿAsḳalânî ve dirâsetü muṣannefâtihî ve menhecihî ve mevâridihî fî kitâbihi’l-İṣâbe, Bağdad 1978, I, 288-299; Mahmûd et-Tahhân, el-Ḥâfıẓ el-Ḫaṭîb el-Baġdâdî ve es̱eruhû fî ʿulûmi’l-ḥadîs̱, Beyrut 1401/1981, s. 450-461, 474-477; Halil İbrahim Kutlay, el-İmâm ʿAlî el-Ḳārî ve es̱eruhû fî ʿilmi’l-ḥadîs̱, Beyrut 1408/1987, s. 170-173; Sâlihiyye, el-Muʿcemü’ş-şâmil, II, 157-158; III, 464-465; Mücteba Uğur, Hadis İlimleri Edebiyatı, Ankara 1996, s. 145-148; a.mlf., “el-Elfiyye”, DİA, XI, 29.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 121-124 numaralı sayfalarda yer almıştır.