MÜKSİRÛN

Çok hadis rivayet eden yedi sahâbî hakkında kullanılan terim.

Müellif:

Sözlükte “sayıca çok olmak, artmak” anlamındaki kesret kökünün “if‘âl” kalıbından türeyen müksir kelimesi çok hadis rivayet eden sahâbîyi ifade eder. Bu anlam “ekserü’s-sahâbeti rivâyeten, ekserü’s-sahâbeti hadîsen, el-müksirûne mine’s-sahâbeti rivâyeten” gibi tabirlerle de ifade edilir. Hz. Peygamber’den çok hadis rivayet etmeye “iksârü’l-hadîs”, az hadis rivayet etmeye “ıklâlü’l-hadîs” denir. Resûl-i Ekrem vefat ettiğinde 114.000 kadar olduğu belirtilen sahâbîler rivayetlerinin azlığı ve çokluğu bakımından iki gruba ayrılır; bunlardan az hadis rivayet edenler için mukıllûn terimi kullanılır. Müksirûn grubuna giren sahâbîlerin altı, yedi veya dokuz kişi olduğu söylenmiştir. Altı kişi esas alındığında müksirûn 1500 ve üzeri, yedi kişi esas alındığında 1000 ve üzeri, dokuz kişi esas alındığında 700 ve üzeri rivayeti bulunan sahâbîleri kapsar. Ahmed b. Hanbel’e göre müksirûn Ebû Hüreyre, Abdullah b. Ömer, Enes b. Mâlik, Hz. Âişe, Abdullah b. Abbas ve Câbir b. Abdullah’tan ibarettir. Ebü’l-Fidâ İbn Kesîr bunlara Ebû Saîd el-Hudrî, Abdullah b. Amr b. Âs ve Abdullah b. Mes‘ûd’u ilâve eder. Süyûtî müksirûnu 1000 ve daha fazla hadis rivayet eden yedi sahâbî olarak tanımlar ve Ahmed b. Hanbel’in adlarını zikrettiği altı sahâbîye Ebû Saîd el-Hudrî’yi ekler. Onun bu tarifi daha sonraları benimsenmiştir. 1000’den az hadis rivayet eden sahâbîler de mukıllûn olarak kabul edilmiştir.

Bazı kaynaklarda müksirûnun rivayet ettiği hadislerin sayısı hakkında kesin olmayan rakamlar kaydedilmiştir. İbnü’l-Cevzî bu belirlemeyi yaparken Bakī b. Mahled’in el-Müsned’ini dikkate almıştır. Hadis koleksiyonlarının en kapsamlısı olan bu eserde 1300’den fazla sahâbînin rivayeti bulunmakta olup İbnü’l-Cevzî önce 2000’in üzerinde rivayeti bulunanları, ardından 1000-2000, daha sonra 100-1000 arasında hadis rivayet eden sahâbîleri zikretmiş, son olarak da sadece iki ve bir rivayeti bulunanları sıralamıştır. Muhammed Zübeyr Sıddîkī, 123 sahâbîyi rivayet ettikleri hadis sayısına göre az hadis rivayet edenlerden çok hadis rivayet edenlere doğru sıralamış, bunlardan yedisinin 1000’in üzerinde, dördünün 500 ile 1000 arasında, üçünün 300, dördünün 200, yirmi birinin 100 küsur hadis rivayet ettiğini göstermiştir. Buna göre 100 ve üzerinde hadis rivayet eden sahâbî sayısı otuz dokuz, 300’ün üzerinde hadis rivayet edenlerin sayısı sadece on dörttür. Diğer taraftan 2000’den fazla hadis rivayet eden sahâbîler “ashâbü’l-ülûf”, 1000 ile 2000 arasında hadis rivayet edenler “ashâbü’l-elf”, 200 ile 1000 arasında hadis rivayet edenler “ashâbü’l-miîn”, sadece bir hadis rivayet edenler de “ashâbü’l-vâhid” tabirleriyle anılmıştır.

Bazı sahâbîlerin çok sayıda hadis rivayet etmesinin en önemli sebebi hadis rivayetine duydukları özel ilgidir. Bunların başında 5374 rivayetiyle Ebû Hüreyre gelir. Ebû Hüreyre hadise olan ilgisini anlatırken şunları söylemektedir: “Muhacirler çarşıda ticaretle, ensar bağ ve bahçelerinde ziraatla uğraşırken ben karın tokluğuna Resûlullah’a hizmet eder, hadislerini toplar, böylece başkalarının bilmediği şeyleri öğrenirdim” (Buhârî, “ʿİlim”, 42; Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 159-160). İbnü’l-Cevzî, Bakī b. Mahled’in el-Müsned’inde Ebû Hüreyre’den rivayet edilen bir hadisin onlarca farklı tarikini sayarak 5374 sayısını elde etmiştir. Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’ine göre ise onun rivayet ettiği hadislerin sayısı mükerrerleriyle birlikte 3848’dir. Mükerrerleri dikkate alınmadığında Ebû Hüreyre’nin Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’indeki rivayetler 1579’a düşer. Abdullah b. Ömer ilim ve ibadeti siyasete tercih eden, hilâfet tekliflerini birkaç defa reddettiği bilinen bir sahâbî olarak mükerrerleriyle birlikte 2630 hadis rivayet etmiştir. Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde ise 2019 rivayeti vardır. On yıl müddetle Resûl-i Ekrem’in hizmetinde bulunan Enes b. Mâlik’in rivayet ettiği hadislerin sayısı 2286 olup Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’indeki rivayetleri 2178’dir. Hz. Âişe’nin ise Bakī b. Mahled’in el-Müsned’inde 2210, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde 2403 rivayeti yer alır. Onun ardından Abdullah b. Abbas gelir. Abdullah’ın Bakī b. Mahled’in el-Müsned’inde 1660, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde 1696 rivayeti bulunmaktadır. İbn Abbas’ı Bakī b. Mahled’in el-Müsned’indeki 1540, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’indeki 1206 rivayetiyle Câbir b. Abdullah takip eder. Ebû Saîd el-Hudrî’nin Bakī b. Mahled’in el-Müsned’inde 1170, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde 958 rivayeti vardır. İbn Kesîr’in müksirûna ilâve ettiği Abdullah b. Mes‘ûd’un Bakī b. Mahled’in el-Müsned’inde 848, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde 892 rivayeti, Abdullah b. Amr b. Âs’ın Bakī b. Mahled’in el-Müsned’inde 700, Ahmed b. Hanbel’in el-Müsned’inde 722 rivayeti mevcuttur.

Ashabın büyük çoğunluğu ile ilk dört halife hadis rivayeti açısından mukıllûn arasında yer almaktadır. Hz. Peygamber’le uzun süre birlikte olmalarına rağmen bazı sahâbîlerin az hadis rivayet etmesinin başlıca sebebi devlet işleriyle ve savaşlarla meşgul olmaları ve erken vefat etmeleridir. Meselâ Hz. Osman’ın şehid edilmesinden sonra çeşitli fırkaların ortaya çıkması, buna bağlı olarak uydurma rivayetlerin çoğalıp yayılması Hz. Ali gibi bazı sahâbîlerin az hadis rivayet etmesine yol açmıştır. Hayatı boyunca Resûl-i Ekrem’den hemen hiç ayrılmayan Hz. Ebû Bekir’in az hadis nakletmesinin sebeplerinden biri hadislerin öğrenimine ağırlık verilmeden önceki dönemde vefat etmesidir. Hz. Peygamber ile uzun süre beraber olan bazı sahâbîlerin az hadis rivayet etmesinin bir başka sebebi de Resûl-i Ekrem’in kendisi adına yalan uyduranları ciddi şekilde uyarmasıdır (Buhârî, “ʿİlim”, 38; Müslim, “Zühd”, 72). Ayrıca onların bir kısmının ailesinin geçimiyle meşgul olması, ilim merkezlerinden uzakta yaşaması da bu sebepler arasında zikredilebilir.


BİBLİYOGRAFYA

, “ks̱r” md.

Buhârî, “ʿİlim”, 38, 42.

Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 159-160, “Zühd”, 72.

, II, 365-372, 374-378.

Ebü’l-Ferec İbnü’l-Cevzî, Telḳīḥu fühûmi ehli’l-es̱er (nşr. Ali Hasan), Kahire 1975, s. 363-387.

İbnü’s-Salâh, ʿUlûmü’l-ḥadîs̱ (nşr. Âişe Abdurrahman), Kahire 1411/1990, s. 492.

, I, 151-152; V, 318-321.

Nevevî, et-Taḳrîb, Kahire 1388/1968, s. 45.

, VII, 432-447.

Şemseddin es-Sahâvî, Fetḥu’l-muġīs̱ (nşr. Ali Hüseyin Ali), Beyrut 1412/1992, IV, 74, 102-103.

Süyûtî, Tedrîbü’r-râvî (nşr. Abdülvahhâb Abdüllatîf), Beyrut 1409/1989, II, 216-218.

M. Tayyib Okiç, Bazı Hadis Meseleleri Üzerinde Tetkikler, İstanbul 1959, s. 26-35.

M. Zubayr Sıddîqî, Hadith Literature, Calcutta 1961, s. 22-37.

, Mukaddime, s. 25-26.

İyâde Eyyûb el-Kübeysî, Ṣaḥâbetü Resûlillâh fi’l-Kitâb ve’s-Sünne, Dımaşk 1407/1987, s. 135-142.

Ahmed M. Şâkir, el-Bâʿis̱ü’l-ḥas̱îs̱ (nşr. Ali Hasan Abdülhamîd), Riyad 1417/1996, II, 506-512.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2006 yılında İstanbul’da basılan 31. cildinde, 534 numaralı sayfada yer almıştır.