TASHÎF

TASHÎF Birbirine benzeyen harflerden oluşan kelimelerin nokta veya harekelerinin değiştirilerek yazılması anlamında erim.

Müellif: Emrullah İşler

Sözlükte tashîf, “bir sayfada birbirine benzeyen harflerden oluşan kelimeleri yanlış okumak, yanlış yazmak veya yanlış rivayet etmek” demektir. Tasahhuf “birbirine benzeyen harflerin sayfada hatalı kaydedilmesi”, sahafî ve musahhif “yanlış okuyan, yanlış yazan kimse” anlamına gelir (Lisânü’l-ʿArab, “ṣḥf” md.; Kāmus Tercümesi, III, 639). Hadis ilminde senedde veya metinde birbirine benzeyen harflerin yanlış okunması suretiyle nakledilen hadise musahhaf adı verilir. Tashîfin çeşitli tanımları aynı biçimdeki harflerin nokta ve harekelerinde yapılan okuma, yazma ve rivayet hatalarının tashîfin kapsamı içine girdiğini göstermektedir. Tahrîf ise bir kelimede harf değiştirmek veya kelimeye harf eklemek, harflerin yerlerini yahut kelimeyi bütünüyle değiştirmek suretiyle yapılan hatalardır. Tashîf konusu kaynaklarda genellikle tahrifle birlikte ele alınmış, bazı müellifler bunları eş anlamlı gibi kullanmıştır.

Tashîf önce hadis ilminde başlamış, ardından dil ve edebiyat alanına girmiştir. Tashîfin sebepleri arasında şekilleri aynı olan ve sadece noktalarla birbirinden ayrılan harflerin doğru işitilememesi veya doğru okunamaması, mânası anlaşılmayan bir kelimenin bilinen başka bir kelimeyle değiştirilmesi, Arap harflerinin çeşitli ülkelerde farklı yazılması, yer adlarının imlâsının tam bilinememesi gibi hususlar zikredilir. Hamza el-İsfahânî, tashîfin ana sebebini harfleri vazedenin dikkatsizliğine ve sonradan gelecek olanları düşünmemesine bağlar. Nitekim ”ب، ت، ث، ن“ harfleri için tek bir sembol kullanılmıştır. İsfahânî’ye göre tashîf hareke, nokta ve yazıda meydana gelmektedir. Harekede oluşan tashîfe örnek ”يوم الكلاب“ terkibinde ”كُلاب“ın ”كِلاب“ şeklinde harekelenmesi, noktada meydana gelen tashîfe örnek ”يستحبّ الغُسل“ (yıkanmayı sever) hadisinin ”يستحبّ العَسل“ (balı sever) biçiminde okunmasıdır. Yazıda meydana gelen tashîfe örnek ise bir beyitte geçen ”شواته“ kelimesinin ”سراته“ diye rivayet edilmesidir (et-Tenbîh ʿalâ ḥudûs̱i’t-taṣḥîf, s. 27, 41, 42, 79).

Hadis âlimleri, dilciler ve edebiyatçılar bu alanda önemli eserler kaleme almışlardır (hadis için bk. MUSAHHAF). İbn Kuteybe’nin Taṣḥîfü’l-ʿulemâʾ adlı bir eseri olduğu belirtilmektedir. Hamza el-İsfahânî’nin et-Tenbîh ʿalâ ḥudûs̱i’t-taṣḥîf’i (nşr. M. Es‘ad Tales, Dımaşk 1388/1968; nşr. M. Hasan Âl-i Yâsîn, Bağdat 1387/1967-1968) dilcilerin ve edebiyatçıların, lugat ve şiir râvilerinin rivayetlerinde yaptıkları nokta, hareke, i‘rab ve yazım hatalarını kapsar. Ebû Nasr Saffâr el-Buhârî buna er-Red ʿalâ Ḥamza fî Ḥudûs̱i’t-taṣḥîf adıyla bir reddiye yazmıştır. Ali b. Hamza el-Basrî’nin et-Tenbîhât ʿalâ aġālîṭi’r-ruvât adlı bir eseri vardır (Kahire 1977). Iṣlâḥu’l-manṭıḳ (İbnü’s-Sikkît), el-Faṣîḥ (Sa‘leb) ve el-Ḥayevân (Câhiz) gibi eserler muhtelif lugat kitaplarındaki hatalara dairdir. Hasan b. Abdullah el-Askerî’nin Kitâbü’t-Taṣḥîf ve’t-taḥrîf’i (nşr. Abdülazîz Ahmed, Kahire 1383/1963) hadis ve şiirlerde geçen özel isimlerde yapılan râvi hatalarıyla ilgilidir. Eserin bir bölümü Şerḥu mâ yeḳaʿu fîhi’t-taṣḥîf ve’t-taḥrîf (Kahire 1908; nşr. Abdülazîz Ahmed, Kahire 1383/1963; nşr. Seyyid Muhammed Yûsuf, I [I-II], Dımaşk 1401/1981), başka bir bölümü Taṣḥîfâtü’l-muḥaddis̱în (İbnü’l-Esîr, en-Nihâye kenarında, Kahire 1311; Kahire 1904; nşr. Mahmûd Ahmed Mîre, I-III, Kahire 1402/1982; nşr. Ahmed Abdüşşâfî, Beyrut 1408/1988) adıyla yayımlanmıştır. Askerî’ye nisbet edilen Aḫbârü’l-muṣaḥḥifîn adlı eser de Kitâbü’t-Taṣḥîf’inden iktibas edilmiş olmalıdır. Selâhaddin es-Safedî, Taṣḥîḥu’t-taṣḥîf ve taḥrîrü’t-taḥrîf adıyla bir eser kaleme almıştır (tıpkıbasım: F. Sezgin, Frankfurt 1405/1985: nşr. Seyyid eş-Şerkāvî, Kahire 1407/1987). Bunlardan başka râviler, şairler ve edipler gibi ricâlin birbirine benzeyen isim, lakap, künye ve nisbelerinde yapılan tashîf ve tahriflere dair Hasan b. Bişr el-Âmidî ve Dârekutnî gibi birçok müellif tarafından el-Müʾtelif ve’l-muḫtelif ismiyle eserler yazılmıştır. Arap edebiyatında “îhâm-ı tashîf”, dinleyici veya muhatabın sözün içindeki bir kelimede benzer başka bir kelimeyle ilgi kurarak harf ve nokta hatası yapıldığı vehmine kapılmasıdır. “Tashîf muvârebesi”, söz sahibinin kullandığı bir kelimeden dolayı ortaya çıkabilecek yanlışları o kelimede yaptığı nokta değişikliğiyle önlemesidir. Ayrıca nokta farkıyla birbirinden ayrılan kelimeler arasındaki cinasa “cinâs-ı tashîf, cinâs-ı musahhaf, cinâs-ı hattî” denir.

Türk edebiyatında tashîf, daha çok harflerin noktalı ve noktasız yazılanlarının karıştırılması sebebiyle yakın mahreçli, benzer şekilli, fakat mâna bakımından farklı kelimelerin ortaya çıkmasıyla oluşmaktadır. Fuzûlî’nin, “Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahrîrin / Ki fesâd-ı rakamı sûrumuzu şûr eyler / Kâh bir harf sukūtuyla kılar nâdir-i nâr / Kâh bir nokta kusûruyla gözü kör eyler” kıtasında belirttiği gibi “sûr” (سور: düğün) kelimesi noktalı yazıldığında “şûr” (شور: karışıklık) anlamına gelir; “göz” ise (كوز) noktasız yazıldığında “kör” (كور) olur. Lâmiî’nin Muammâ risâlesindeki tashîfler de meşhurdur: “Ni‘met-i rü’yeti gözler ne bilir / Onu göz ehli bilir göz ne bilir” şeklindeki tashîfli beytin doğrusu şöyledir: Ni‘met-i rü’yeti körler ne bilir / Onu göz ehli bilir kör ne bilir.”

BİBLİYOGRAFYA

et-Taʿrîfât, “taṣḥîf” md.
Tehânevî, Keşşâf (Dahrûc), I, 449-450.
Kāmus Tercümesi, III, 639.
Halîl b. Ahmed, Kitâbü’l-ʿAyn (nşr. Mehdî el-Mahzûmî – İbrâhim es-Sâmerrâî), Beyrut 1408/1988, III, 120.
Hamza el-İsfahânî, et-Tenbîh ʿalâ ḥudûs̱i’t-taṣḥîf (nşr. M. Es‘ad Tales), Dımaşk 1388/1968, s. 27, 41, 42, 79.
Hasan b. Abdullah el-Askerî, Taṣḥîfâtü’l-muḥaddis̱în (nşr. Ahmed Abdüş-şâfî), Beyrut 1408/1988, s. 7-8, ayrıca bk. tür.yer.
İbn Mâkûlâ, Tehẕîbü müstemirri’l-evhâm (nşr. Seyyid Kesrevî Hasan), Beyrut 1410/1990, I, 21-22.
Zemahşerî, Esâsü’l-belâġa (nşr. Mezyed Naîm – Şevkī el-Maarrî), Beyrut 1998, s. 446.
Mustafa Sâdık er-Râfiî, Târîḫu âdâbi’l-ʿArab, Beyrut 1394/1974, I, 296-298.
M. Kaya Bilgegil, Edebiyat Bilgi ve Teorileri: Belâgat, İstanbul 1989, s. 359-360.
Muvaffak b. Abdullah b. Abdülkādir, Tevs̱îḳu’n-nuṣûṣ ve żabtühâ ʿinde’l-muḥaddis̱în, Mekke 1993, s. 165-196.
Cemâl Üstîrî, et-Taṣḥîf ve es̱eruhû fi’l-ḥadîs̱ ve’l-fıḳh ve cühûdü’l-muḥaddis̱în fî mükâfeḥâtih, Riyad 1418/1997, s. 21-87, ayrıca bk. tür.yer.
M. Kürd Ali, “et-Taṣḥîf ve’t-taḥrîf”, MMİADm., XIX/11-12 (1944), s. 481-487.
Sâlih el-Eşter, “Elvân mine’t-taṣḥîf ve’t-taḥrîf”, MMLADm., LXVII/2 (1992), s. 225-305.
Ahmed Rızk Mustafa es-Sevâhilî, “Min ḳażâya’l-ḥarfi’l-ʿArabî: et-Taṣḥîf ve’t-taḥrîf”, ʿÂlemü’l-kütüb, XIV/6, Riyad 1993, s. 641-649.
Velîd Muhammed es-Serâkıbî, “Mefhûmü’t-taṣḥîf: Dirâse fî teʾṣîli’l-muṣṭalaḥ”, a.e., XVII/1 (1996), s. 29-33.
Abdülazîm Mahmûd ed-Dîb, “Mine’t-taṣḥîf ve’t-taḥrîf”, Âfâḳu’s̱-s̱eḳāfe ve’t-türâs̱, sy. 16, Dübey 1997, s. 127-134.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2011 yılında İstanbul’da basılan 40. cildinde, 128-129 numaralı sayfalarda yer almıştır.

Leave a Comment