DÂVÛD b. HUSAYN

Ebû Süleymân Dâvûd b. el-Husayn el-Medenî el-Ümevî (ö. 135/752-53)

Siyer ve megāzî müellifi, muhaddis.

Müellif:

Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Hz. Osman’ın oğlu Amr’ın (İbn Hibbân’a göre Amr’ın oğlu Abdullah’ın) mevlâsı olduğu için el-Ümevî nisbesiyle anılmıştır. Babası Husayn, sahâbîlerden Câbir b. Abdullah ve Ebû Râfi‘den hadis rivayet etmiş bir tâbiî olup bu hadislerden biri İbn Mâce’nin es-Sünen’inde yer almıştır. Kendisinden ise sadece oğlu Dâvûd rivayette bulunmuştur. Medine’de yaşayan Dâvûd b. Husayn, babasından başka Abdullah b. Abbas’ın mevlâsı İkrime el-Berberî, Abdullah b. Ömer’in mevlâsı Nâfi‘, A‘rec diye tanınan Abdurrahman b. Hürmüz gibi âlimlerden hadis, siyer ve megāzî tahsil etmiştir. Kendisinden rivayette bulunanlar arasında Mâlik b. Enes, İbn İshak, İbrâhim b. Ebû Yahyâ, İbrâhim b. Ebû Habîbe vb. muhaddis ve siyer âlimleri sayılabilir.

Dâvûd’un rivayetleri konusunda münekkitler başlıca iki gruba ayrılmışlardır. Hâricîler’in görüşünü benimsemesi ve onlara yakınlığı ile tanınan İkrime’den rivayette bulunması bazı münekkitleri olumsuz yönde etkilemiştir. Süfyân b. Uyeyne onun rivayetlerinden uzak durduklarını, Ali b. Medînî ise İkrime’den naklettiği rivayetlerinin münker olduğunu söylemektedir. Ebû Zür‘a er-Râzî ile Ebû Hâtim Muhammed b. İdris er-Râzî, Dâvûd’un rivayetlerinin araştırmaya tâbi tutulmak üzere yazılabileceğini belirtmişlerdir. Ayrıca Ebû Hâtim er-Râzî, Mâlik b. Enes ondan hadis almasaydı rivayetlerine kimse değer vermezdi demektedir. Yahyâ b. Maîn ise onun sika olduğunu ifade etmiş, İbn Sa‘d ve Ebü’l-Hasan el-İclî de bu görüşü benimsemişlerdir. es̱-S̱iḳāt’ında Dâvûd’un biyografisine yer veren İbn Hibbân, onun Hâricî görüşü benimsemekle beraber bu görüşün propagandasını yapmadığı için rivayetlerini büsbütün terketmenin doğru olmayacağını belirtmiştir. Nitekim Mâlik b. Enes’e, Dâvûd b. Husayn ve onun gibi kaderi inkâr eden kişilerden niçin hadis rivayet ettiği sorulunca, onların yalan söylemektense gökten yüzükoyun yere düşmeyi tercih edecek kadar doğru sözlü kimseler olduklarını ifade etmiştir (İbn Hacer, II, 32). Rivayetlerinin Kütüb-i Sitte’de yer alması olumlu yönlerinin ağır bastığını göstermektedir. Nitekim İbn Adî, kendisinden sika râviler rivayette bulunduğu zaman hadislerinin delil olarak kullanılabileceğini söyleyerek orta bir yol tutmuştur.

Dâvûd b. Husayn’ın günümüze kadar gelmeyen Kitâbü’l-Meġāzî adlı bir eseri olduğu kaydedilmektedir. Vâkıdî’nin Kitâbü’l-Meġāzî’sinde, Belâzürî’nin Ensâbü’l-eşrâf’ında ve onlardan iktibasla Taberî’nin Târîḫ’inde onun megāzî hakkındaki rivayetleri yer almaktadır. Fuat Sezgin’in kanaatine göre Vâkıdî bu bilgileri, Dâvûd’un talebesi İbrâhim b. Ebû Habîbe’nin rivayetiyle elde etmiştir.


BİBLİYOGRAFYA

: el-Mütemmim, s. 317.

, II, 152.

, III, 231.

İbn Ebû Hâtim, ʿİlelü’l-ḥadîs̱, Kahire 1343, s. 380.

a.mlf., el-Cerḥ ve’t-taʿdîl, III, 408-409.

, VI, 284.

, III, 959-60.

, VIII, 379-382.

, VI, 106.

a.mlf., Târîḫu’l-İslâm: sene 121-140, s. 409-410.

a.mlf., Mîzânü’l-iʿtidâl, II, 5-6.

, II, 32; III, 181-182.

, I, 285.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1994 yılında İstanbul’da basılan 9. cildinde, 28-29 numaralı sayfalarda yer almıştır.