HAS‘AM (Benî Has‘am)

Adnânîler’e mensup bir Arap kabilesi.

Müellif:

Kabileye adını veren Has‘am’ın asıl adı Eftel olup şeceresi Has‘am b. Enmâr b. Nizâr b. Mead b. Adnân’dır. Eftel, bir ittifak dolayısıyla kurban edilen hayvanın kanını ellerine ve vücuduna sürdüğü için Has‘am lakabıyla anılmıştır. Has‘am’ın babası Enmâr, kardeşi Mudar b. Nizâr’ın kuyusunu doldurduktan sonra Hicaz’dan Yemen’e kaçmış ve Kahtânî kabileleri arasına karışmıştır. Bundan dolayı bazı kaynaklar, Has‘am ile kardeş kabile Becîle’nin şeceresini Enmâr b. Erâş (İrâş) b. Amr b. Gavs b. Nebt b. Mâlik el-Kehlânî şeklinde Kahtânîler’e mensup gösterirler. Has‘amlılar’ın menşei farklı bazı kabilelerin birleşmesinden teşekkül ettiği anlaşılmaktadır. Serât dağlarına yerleşen Enmâr’ın iki oğlu Has‘am ve Becîle, zamanla çoğalarak Tâif’e 120 km. kadar uzaklıktaki Tebâle ile Yemen’in yüksek dağlık kesimleri arasındaki geniş bir bölgeye yayıldılar. Has‘amlılar, komşu kabilelerle olduğu gibi zaman zaman Becîleliler’le de mücadele ettiler; katıldıkları savaşların başlıcaları Yevmü Âkıl, Yevmü’l-karn ve Feyfü’r-rîh’tir. Daha sonra kollara ayrılarak çeşitli bölgelere dağılan Has‘amlılar buralardaki kabilelere karıştılar. İslâmiyet’in doğuşu sırasında Yemen-Hicaz hac yolu boyunca Tebâle’ye kadar uzanan bölgede yaşıyorlardı.

Has‘amlılar, Câhiliye devrinde Beyt-i Has‘am denilen Zülhalesa Tapınağı’na giderlerdi. Bu tapınağın Yemen Kâbesi adıyla da anılmasından ve Beytullah’a denk tutulmasından rahatsızlık duyan Hz. Peygamber, Mekke’nin fethinden önce müslüman olan Cerîr b. Abdullah el-Becelî’yi bir seriyyenin başında onu yıkmak üzere gönderdi. Cerîr, kendisine karşı koyan bazı kişileri öldürdükten sonra tapınağı ortadan kaldırdı. Bu hadiseden sonra Has‘am’ın ileri gelenlerinden As‘as b. Zahr ve Enes b. Müdrik’in de aralarında bulunduğu bir heyet Medine’de Resûl-i Ekrem’le görüşerek İslâmiyet’i kabul etti. Hz. Peygamber, heyettekilerin isteği üzerine bütün Has‘amlılar’ın uyacağı, bir ahidnâme kaleme aldırdı. Buna göre kan davaları yasaklanıyor, akarsu ile sulanan arazilerden onda bir, kuyu suyu ile sulanan arazilerden yirmide bir oranında vergi alınacağı, yağmur sularıyla sulanan topraklardan da oraları ekip biçenlerin istifade edebileceği belirtiliyordu (İbn Sa‘d, I, 286). Fakat Has‘amlılar’ın bir kısmı bu ahidnâmeye uymadı. Resûl-i Ekrem 9. yılın Safer ayında (Haziran 630), o sıralarda Bîşe ile Türebe arasında yaşayan ve İslâm’a karşı lâubali tavırlar sergileyerek taşkınlıklar yapan Has‘amlılar üzerine Kutbe b. Âmir kumandasında yirmi kişilik bir seriyye gönderdi. İki taraf arasında şiddetli bir çarpışma oldu. Müslümanlar âsilerden bazı erkekleri öldürdüler, bazı kadınları esir aldılar, davar ve develeri de toplayıp Medine’ye döndüler. Elde edilen ganimet, beytülmâl hissesi ayrıldıktan sonra mücahidler arasında taksim edildi. Resûlullah’ın vefatı üzerine Humeyda b. Nu‘mân başkanlığında bazı Has‘amlılar Ezd ve Becîle ile birlikte irtidad ettiler. İrtidad hareketlerinin bastırılmasından sonra Suriye ve Irak cephesindeki fetihlere katılan bu kabile mensupları Hz. Ali-Muâviye mücadelesinde ikiye ayrıldılar ve hasım ordularda yer aldılar.

Has‘amlı meşhur sahâbîler arasında Ebû Ruveyha el-Fezaî, Temîm b. Verkā, Mâlik b. Abdullah el-Has‘amî sayılabilir. Bunlardan Ebû Ruveyha müslüman olduğunda Hz. Peygamber ona beyaz bir sancak verdi ve bu sancağın altına girenin güvenlikte olacağını belirtti. Ebû Ruveyha, daha sonra Filistin’in fethini Hz. Ömer’e müjdelemek üzere Medine’ye gelmiştir. Mâlik b. Abdullah ise “el-kāidü’l-Filistinî” (Filistin kumandanı) diye tanınmış ve Muâviye ile oğlu I. Yezîd zamanında İslâm ordusunun kumandanları arasında görev yaparak 58 (678) yılında Rumlar üzerine tertiplenen bir gazâya iştirak etmişti. Has‘am kabilesine mensup bazı kadınlar Kureyşliler’le evlenmişlerdir. Bunlar arasında, özellikle ilk müslüman hanımlardan olan Esmâ bint Umeys ile kardeşi Selmâ meşhurdur. Esmâ, önce Ca‘fer b. Ebû Tâlib ile evlenerek onunla birlikte Habeşistan’a hicret etmiş, Ca‘fer’in şehid olmasından sonra Hz. Ebû Bekir ve onun vefatı üzerine Hz. Ali tarafından nikâhlanmıştır. Selmâ ise Hz. Hamza ile evliydi. Hâlid b. Velîd’in eşi Esmâ da Enes b. Müdrik’in kızıdır. Kendisinden İmam Evzâî’nin rivayette bulunduğu Üseyd b. Abdurrahman el-Has‘amî ile Abdülcebbâr el-Has‘amî adlı muhaddisler de bu kabiledendir.

BİBLİYOGRAFYA

, s. 40-41, 46.

, I, 286, 348; II, 162.

, s. 520.

Hemdânî, Ṣıfatü Cezîreti’l-ʿArab (nşr. Muhammed b. Ali el-Ekva‘), Riyad 1397/1977, s. 53,119, 150, 192, 257-258, 261-262, 320, 329.

, s. 390, 391, 484.

, I, 57-63.

Yâkūt, Muʿcemü’l-büldân, Beyrut, ts. (Dâru Sâdır), I, 286; II, 9, 10, 21.

Kalkaşendî, Nihâyetü’l-ereb (nşr. İbrâhim el-Ebyârî), Kahire 1959, s. 172, 243.

, VI, 503-504.

, III, 204.

, I, 364, 374, 406, 516; IV, 443-444, 470; V, 320; VI, 446.

, X, 123-125.

Ömer Rızâ Kehhâle, Muʿcemü ḳabâʾili’l-ʿArab, Beyrut 1402/1982, I, 63, 331-332.

Mustafa Murâd ed-Debbâğ, el-Ḳabâʾilü’l-ʿArabiyye ve selâʾilühâ fî bilâdinâ Filisṭîn, Beyrut 1986, s. 98-99.

G. Levi Della Vida, “Has’am”, , V/1, s. 306-308.

a.mlf., “K̲h̲at̲h̲ʿam”, , IV, 1105-1106.

Mustafa Fayda, “Cerîr b. Abdullah”, , VII, 410-411.

M. Yaşar Kandemir, “Esmâ bint Umeys”, a.e., XI, 422.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 1997 yılında İstanbul’da basılan 16. cildinde, 281-282 numaralı sayfalarda yer almıştır.

Leave a Comment