RAHMÎ

(ö. 975/1567-68)

Divan şairi.

Müellif:

Bursa’da doğdu. Asıl adı Pîr Mehmed’dir. Babası nakkaş olduğundan Nakkaş Bâlîzâde Pîr Mehmed Çelebi olarak anılır. Kaynaklara göre önce Defterdar İskender Çelebi ile tanışmış ve onun aracılığı ile Sadrazam İbrâhim Paşa’ya takdim edilerek genç yaşta Kanûnî Sultan Süleyman’ın şehzadelerinin 936 (1529-30) yılındaki sünnet düğününde padişaha şiirlerini sunmuştur. Zamanla Kanûnî’nin gazellerine tahmîsler yazdı. Kasidelerinde görev alma isteğini sürekli tekrarlamasına rağmen bir karşılık bulamadığı gibi Defterdar İskender Çelebi ile Sadrazam İbrâhim Paşa’nın idamlarıyla himayesiz kalarak zor günler geçirdi. Ardından Celâlzâde Sâlih Çelebi’ye mülâzım oldu. Rahmî’ye köylüler kadar bile değer verilmediğini söyleyen Mustafa Âlî, onun Şehzade Selim’e yazdığı “tîr” redifli kaside ile hayatının sonlarına doğru müderrisliğe tayin edildiğini belirtir. Ölümüne Bursalı Cinânî, “Bâdâ rahmet-i Rahmî mezîd” (975) tarihini düşürmüş, ayrıca “Cân-ı Rahmî’ye rahmet” tarihi söylenmiştir. Mezarı Bursa Yenişehir’dedir. Tezkirelerde genç yaşta şiir yeteneğiyle tanındığı ve şiirleri rağbet gördüğü belirtilerek nakış sanatındaki mahareti övülmüştür. Güzelliğiyle meşhur olduğundan Taşlıcalı Yahyâ Bey’in Şehrengîz-i İstanbul’u ile Lâmiî Çelebi’nin Şehrengîz-i Bursa’sında tavsif edilmiştir.

Eserleri. 1. Divan. Yakın zamana kadar varlığı bilinmeyen divanın tek nüshası Ankara Millî Kütüphane’de kayıtlıdır (Yz. A, nr. 6803/1). İçinde on iki kaside, üç tesdîs, on bir tahmîs, iki müseddes, bir murabba, iki terciibend, 160 gazel, bir muhammes, on beş matla‘ bulunmaktadır. İlk defa Ali Nihat Tarlan bir kasidesini, iki terciibend, üç müseddes, üç tahmîs ve otuz gazelini neşretmiş; Sabahattin Küçük de üç kaside, iki tahmîs ve kırk bir gazelini yayımlamış, Turan Boranlıoğlu eser üzerinde bir yüksek lisans tezi hazırlamıştır (bk. bibl.). 2. Gül-i Sad-berg. Besmele hakkında yaklaşık seksen beyitlik bir bölümle başlayan, yedi bölüm ve ardından yedi hikâyenin yer aldığı bu mesneviden tezkirelerde bahsedilmemektedir. İlk defa XVI. yüzyıl şairlerinden Âzerî İbrâhim Çelebi’nin Nakş-ı Hayâl adlı mesnevisinde zikredilen manzumeyi Belîğ ve Bursalı Mehmed Tâhir Abdurrahman-ı Câmî’nin Tuḥfetü’l-aḥrâr’ının tercümesi olarak tanıtmıştır. 984’te (1576) istinsah edilmiş, baştan iki yaprağı eksik olan 1498 beyitlik eserin bir nüshası, Erzurum Atatürk Üniversitesi Kütüphanesi’nde Agâh Sırrı Levend kitapları arasında Rahmî’nin diğer eseri Şah u Gedâ ile aynı ciltte bulunmaktadır. “Müfteilün / müfteilün / fâilün” vezniyle yazılmış olan Gül-i Sad-berg hakkında bir yüksek lisans tezi yapılmıştır (bk. bibl.). 3. Şâh u Gedâ (Şâh u Dervîş). Hilâlî-i Çağatâyî’nin aynı adlı eserinden serbest şekilde tercüme edilmiş olan mesnevide Şah ve Gedâ arasında geçen sembolik aşk anlatılmaktadır. Bursalı Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri’nde mesneviyi iki adından dolayı iki ayrı eser gibi kaydetmiştir. 1734 beyitten oluşan mesnevinin Manisa İl Halk (nr. 2711) ve Erzurum Atatürk Üniversitesi (Agâh Sırrı Levend, nr. 18) kütüphaneleriyle Londra British Museum’da (Or. nr. 7183) mevcut üç nüshası üzerinde Sevim Birici yüksek lisans tezi hazırlamıştır (bk. bibl.). 4. Şehrengîz. Rahmî’nin müderris olarak bulunduğu Bursa Yenişehir için 970’ten (1562-63) sonra yazdığı eser her güzelin üçer beyitle tavsif edildiği toplam 300 beyitten oluşmaktadır. Nuruosmaniye (nr. 4962, vr. 202a-205b), Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma (nr. 697, vr. 71b-77b) ve Konya Mevlânâ Müzesi kütüphanelerinde (Abdülbaki Gölpınarlı kitapları, nr. 124, vr. 31b-36a) birer nüshası vardır.

BİBLİYOGRAFYA
Sehî, Tezkire (Kut), s. 299; Âşık Çelebi, Meşâirü’ş-şuarâ, vr. 130b-132a; Latîfî, Tezkiretü’ş-şu’arâ ve tabsıratü’n-nuzamâ (haz. Rıdvan Canım), Ankara 2000, s. 270-271; Ahdî, Gülşen-i Şuarâ (haz. Süleyman Solmaz), Ankara 2005, s. 311-313; Beyânî, Tezkiretü’ş-şuarâ (haz. İbrahim Kutluk), Ankara 1997, s. 100; Künhü’l-Ahbâr’ın Tezkire Kısmı (haz. Mustafa İsen), Ankara 1994, s. 218-219; Kınalızâde, Tezkire, I, 400; Kafzâde Fâizî, Zübdetü’l-eş‘âr, Süleymaniye Ktp., Hamidiye, nr. 1065, vr. 43; Riyâzî, Riyâzü’ş-şuarâ, Nuruosmaniye Ktp., nr. 3724, vr. 74b-75a; Osmanlı Müellifleri, II, 180; Ali Nihat Tarlan, Şiir Mecmualarında XVI ve XVII. Asır Divan Şiiri, I, Fevrî, İstanbul 1948, fas. I, s. 1-3; Vasfi Mâhir Kocatürk, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1964, s. 370-373; Gülgün Erişen, Bursalı Rahmi ve Gül-i Sad-Berg’i (yüksek lisans tezi, 1990), AÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 1-15; a.mlf., “Bursalı Rahmi ve Gül-i Sad-berg’i”, TDe., X/1 (1992), s. 285-315; Sevim Birici, Bursalı Rahmi Şah ü Geda (yüksek lisans tezi, 1996), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 12-19; Turan Boranlıoğlu, Bursalı Rahmî Çelebi Dîvânı’nın Tahlili (yüksek lisans tezi, 1997), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 1-5; Kadir Atlansoy, Bursa Şairleri, Bursa 1998, s. 295; Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i Nâilî (haz. Cemal Kurnaz – Mustafa Tatcı), Ankara 2001, I, 329-330; Pervin Aynagöz, “Bursalı Rahmî’nin Gül-i Sad-berg’i Üzerine Bir Değerlendirme”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, III/1, Elazığ 1989, s. 1-27; Sabahattin Küçük, “16. Yüzyıl Şairlerinden Bursalı Rahmi Çelebi ve Şiirleri”, MÜTAD, sy. 7 (1993), s. 423-472.

Bu madde TDV İslâm Ansiklopedisi’nin 2007 yılında İstanbul’da basılan 34. cildinde, 421-422 numaralı sayfalarda yer almıştır.