Azad Dedeoğlu. Ahıska bölgesinde Kıpçakların tarihi (XI-XVI. yüzyıllar arası). Doktora tezi (2018)

Azad Dedeoğlu. Ahıska bölgesinde Kıpçakların tarihi (XI-XVI. yüzyıllar arası). Doktora tezi (2018)
Title:Ahıska bölgesinde Kıpçakların tarihi (XI-XVI. yüzyıllar arası)=The history of Kıpchaks in Meskhetian region (Between XI-XVI. ages). Doktora tezi
Author:Azad Dedeoğlu
Translator:
Editor:Danışman: İsmail Hakkı Atçeken
Language:Turkish
Series:
Place:Konya
Publisher:Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Year:2018
Pages:XIII, 358
ISBN:
File:PDF, 5.48 MB
Download:Click here

Azad Dedeoğlu. Ahıska bölgesinde Kıpçakların tarihi (XI-XVI. yüzyıllar arası). Doktora tezi. Konya: Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018, XIII+358 s.

Deşt-i Kıpçak gibi geniş bir sahaya yayılan Kıpçaklar, bu geniş sahanın yanı sıra komşu memleketlerin tarihinde de derin izler bırakmışlardır. Bu mânada başta Saka, Uygur, Kazak, Özbek, Kırgız, Azerbaycan, Kırım Türkleri, Ahıskalı Türkler vb. Türk boyları olmak üzere Türk olmayan Gürcü/Kartvel, Ermeni, Rus, Romen vb. milletlerin etno-medenî ve kültürel yapılanmasında da Kıpçakların önemli ölçüde rolünün olduğu bilinmektedir. Anadolu’nun bir parçası olarak bilinen Ahıska bölgesi veya Atabegler yurdu, eski zamanlardan beri Türklerin varlığını sürdürdüğü bir Türk beldesidir. Târihî seyir içerisinde başta Kıpçaklar olmak üzere diğer Türk boyları da bölgeye gelip yerleşmişler ve meskenler kurmuşlardır. Nitekim Ahıska bölgesinde hem milattan önce hem de milattan sonraki tarihlerde diğer Türk boylarıyla birlikte Buntürk/Kıpçakların varlığı da görülmektedir. XII. yüzyılda Gürcü Kralı IV. David ve Kraliçe Tamara döneminde davet edilen Kıpçaklar, Kuzeydoğu Anadolu’nun da bir kısmını içine alan geniş bir coğrafyada, Anadolu’nun en uzun Türk beyliği olan Ortodoks Kıpçak Atabegler Hükümetini kurmuşlardır. Atabegler yurdunun kültürel dokusunda bugün dahi bu Kıpçakların izlerine rastlanılmaktadır. Ermeni ve Gürcü vakayinamelerinde geçen Kıpçaklı Atabeglerin isimleri ile özellikle de Ahıska tahrir defterlerindeki kayıtlarda görülen çok sayıda Kuman-Kıpçak yer ve şahıs isimleri bu meseleyi daha da somutlaştırmaktadır. Ahıska bölgesi 1578’de Osmanlıya ilhâk olduktan sonra da değerini yitirmemiş bu sefer Osmanlılarca 1579’da kurulan Çıldır eyaletinin başşehri olmuştur. 1921’de SSCB sınırları içerisinde kalan bugünkü Ahıska bölgesi, 1944’de vuku bulan büyük sürgünle Türk nüfusundan tamamen hâlî kalmıştır. Bölgenin 1944’de Sovyetler tarafında sürgün edilen Türk nüfusu bugün 10 ülkede dağınık bir şekilde yaşamaktadır.

The Kipchaks, who have spread over a wide area like Cuman-Kipchak Confederation (Deşt-i Kıpçak), have left deep traces both in the history of that area and neighboring countries. In this sense, Kipchaks are known to have a significant role in ethnic-civil and cultural formation of Turkish tribes like Saka, Uyghur, Kazakh, Uzbek, Kyrgyz, Azerbaijan, Crimean Turks, Meskhetian Turks; and also of non-Turkish tribes like Georgian/Kartvel, Armenian, Russian and Romanian nations. Meskhetian region or Atabegs’ territory, which is known as a part of Anatolia, is a Turkish region where Turks have been living since ancient times. Within the historical course, the other Turkish tribes, mainly the Kipchaks, came to the region, settled there and established their dwelling places. As a matter of fact, the presence of the Bunturk/Kipchaks in the Meskhetian region, together with other Turkish tribes, is seen in the histories before and after Christ. In 12th century, the Kipchaks, who were invited in the ruling period of Georgian King David IV and Queen Tamara, established the longest Turkish principality of Anatolia named Government of Orthodox Kipchak Atabegs, in a vast geography that included some parts of Northeast Anatolia. The traces of Kipchaks are still seen today in the cultural texture of Atabegs’ territory. The names of Kipchakian Atabegs mentioned in the Armenian and Georgian chronicles, and especially those several names of places and persons related to Cuman-Kipchak seen in the census book records of Meskhetians consolidate this matter further and further. Meskhetian region did not lose its value after its annexation to the Ottoman Empire in 1578, but was the capital of the Childir province established by Ottomans in 1579. The present Meskhetian region, which was within the borders of the USSR in 1921, remained completely isolated from the Turkish population due to the great exile took place in 1944. The Turkish population, which was exiled by the Soviets in 1944, is currently living in 10 different countries.